Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkçenin Karanlık Günleri

Necmettin Hacıeminoğlu

En Beğenilen Türkçenin Karanlık Günleri Gönderileri

En Beğenilen Türkçenin Karanlık Günleri kitaplarını, en beğenilen Türkçenin Karanlık Günleri sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Türkçenin Karanlık Günleri yazarlarını, en beğenilen Türkçenin Karanlık Günleri yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nitekim, tarih göstermiştir ki bir milletin kurmuş olduğu devlet yıkılabilir, oturduğu vatan elinden alınabilir, fakat dili yaşıyorsa, o millet dağılmamıştır, kaybolmamıştır, ayaktadır.
. Fakat, Türk milletinin asırlardan beri işlediği ve bugünkü olgun hale getirdiği Türkçeyi yıkmak isteyenleri milli vicdan affetmeyecektir. Çünkü bu hareket, şu veya bu yabancı kelimeye değil, aslında milli bütünlüğe indirilmek istenen bir darbedir. Türk milletinin tarihini ancak elli yıl içinde arayanların, milli tarihimize vurmak istedikleri bir «tekme»dir. Türk milletini 36 milyondan ibaretmiş gibi göstermek isteyenlerin ve öyle olmasını temenni eden bedbahtların milli kültürümüze salladığı hoyrat bir çekiçtir. Türk milletinin bütünlüğüne kasteden bu kirli eller elbette kırılacaktır. .
Reklam
. Dilin varlığı, millet bütünlüğünün geleceği için yegane teminattır. Dil yaşadığı müddetçe millet ayaktadır. Türklüğün can düşmanları bunun için milli dilimizi yıkmaya çalışmaktadırlar. .
. İlk olarak Kaşgarlı Mahmut 1072 yılında yazdığı Divanü Lugati't-Türk adlı büyük eseri ile Türk dilinin Arapça kadar zengin bir dil olduğunu, on beşinci yüzyılda da Ali Şir Nevayi Muhakemetü'l-Lugateyn adlı eseri ile Türkçenin Farsçadan daha güzel ve zengin bir dil olduğunu iddia ederek, bunu isbata çalışırlar. Her iki müellif de iddialarını sadece dil sahasına inhisar ettirmekle yetinmeyip, aynı zamanda Türklerin üstün ve ileri bir millet olduklarını da belirtmek suretiyle, bin yıl sonra Atatürk'ün «Ne mutlu Türküm diyene!» «Bir Türk dünyaya bedel!» «Yüksel Türk, senin için yüksekliğin hududu yoktur!» sözleri ile ifade ettiği Türk milliyetçiliği ülküsünün de öncüsü olurlar. .
. Konunun ilgi çekici bir yönü daha var: Son yirmi yıl içinde dilde aşırı özleşmeyi savunan aydın zümresi hiç bir zaman milliyetçi bir grup değildir. Hayat görüşleri, millet, milliyet ve kültür anlayışları bakımından son derece serbest düşünceli, hatta milliyetçilik yerine beynelmilelciliği benimseyen bir kısım aydınların dil konusunda böyle aşırı Türkçeci oluş sebeplerini izah etmek bizce imkansızdır. Hiç bir konuda Türkçü ve milliyetçi olmayan, hatta bu düşüncelere karşı çıkan kimseler dil meselesinde nasıl Türkçeci oluyor, nasıl bir dil ırkçısı kesiliyorlar? .
Reklam
Nitekim, tarih göstermiştir ki, bir milletin kurmuş olduğu devlet yıkılabilir, oturduğu vatan elinden alınabilir, fakat, eğer dili yaşıyorsa, o millet dağılmamıştır, kaybolmamıştır, ayaktadır.
Milleti tek vücut olarak ayakta tutan iskelet, dildir. Dil, nesilleri birbirine bağlayan ve devamlılığı sağlayan, ucu tarihin derinliklerinde bir zincirdir. Ve dildeki her kelime bu zincirin bir halkasıdır. Dilden atılan her kelime, zincirden kopan halka gibi, nesillerin milli tarihleri ile irtibatlarının kopmasına sebep olur.
OLAMAZ!
" Yüzyıllar boyunca sayısız imparatorluklar kurmuş bir milletin dili, hiç, himayesine aldığı kavimlerin diline esir olabilir mi? "
Sayfa 22 - Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 7. Baskı, 2015.Kitabı okudu
32 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.