Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türkiye Türkçesinin Temeli Oğuz Türkçesinin Gelişimi

Zeynep Korkmaz

Türkiye Türkçesinin Temeli Oğuz Türkçesinin Gelişimi Gönderileri

Türkiye Türkçesinin Temeli Oğuz Türkçesinin Gelişimi kitaplarını, Türkiye Türkçesinin Temeli Oğuz Türkçesinin Gelişimi sözleri ve alıntılarını, Türkiye Türkçesinin Temeli Oğuz Türkçesinin Gelişimi yazarlarını, Türkiye Türkçesinin Temeli Oğuz Türkçesinin Gelişimi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
dede korkut hikâyelerinin en önemli özelliklerinden biri de anlatımlarda tabiat ve hayvanlarla ilgili geniş ve canlı benzetme ve tasvirlerin yer almış olmasıdır. olaylar anlatılırken, tasvirler yapılırken hep doğadan ve doğadaki olaylardan güç alınmıştır. öyle ki, bu hikâyelerde oğuz insanının iç dünyası, doğadaki bitki, çiçek ve hayvanlarla bütünleşmiş gibidir.
Sayfa 37 - türk dil kurumu yayınları: ikinci baskı, ankara, 2020.Kitabı okudu
Bugün Türk dilini oluşturan ve 12 milyon km²'lik bir coğrafya alanında 220 milyon insan tarafından konuşulan lehçe ve yazı dilleri içinde, geçirdiği bağımsız gelişme evreleri ve yüzyıllardır ortaya koyduğu çok yönlü değerleri ile Türkiye Türkçesi artık Türk dünyasında ve öteki lehçeler arasında, Türk dilinin bütününü en iyi temsil gücüne sahip bir yazı dili niteliğindedir. Ayrıca, taşıdığı bu çok yönlü zengin özellik ve değerleri ile edebiyat, sanat, bilim, felsefe alanlarını temsil eden bir kültür dili olarak hem Oğuz lehçeleri grubunu hem de öteki lehçe gruplarını içine alan Türk dilinin bütünü için bir dünya dili özelliklerine sahip bulunmaktadır. Türkiye Türkçesi bu üstün temsil gücünü ve kazandığı değerleri, Oğuzcanın tarih boyunca geçirdiği yapıcı gelişme süreçlerine borçludur.
Sayfa 218Kitabı okudu
Reklam
Türkmence (Türkmenistan) örnekleri
āç "aç", āt "ad", bil "bel", dēl- "delmek", dāş "taş", ġār “kar”, ġīz “kız”, yi- "yemek", yōk "yok"
XI-XIII. yüzyıllar arasında Batı Türkistan'dan yani Aral Gölü çevresi ve Sirderya dolayları ile Harezm bölgesinden Horasan ve Anadolu'ya yapılan yoğun Oğuz göçleri sırasında, İslamlığın kabülünden sonra kendilerine Türkmen adı verilen bir kısım Oğuz-Türkmen boylarının da birlikte göç ettiklerini bildirmiştik. Günümüz Türkmenistan halkını oluşturan Türkmenler ise, o dönemde göçe katılmayıp bulundukları bölgede yaşamlarını bugüne kadar sürdürmüş olan ve Türkmen diye adlandırılan Oğuzlardır. Geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan tükmenler, bu bölgedeki konar-göçer yaşamlarını da sürdürmüşlerdir.
Sayfa 198Kitabı okudu
Timur Kuzey Suriye'ye girerek Halep, Hama, Humus ve Şam şehirlerini almıştır. Daha sonra yeniden Memlüklere geçen Suriye'ye bu dönemde de Türkmen göçleri ve iskânı süregelmiştir. 1516 yılında Mısır ve Suriye seferine çıkmış olan Yavuz Sultan Selim, 1516 Mercidabik Savaşı'nda Memlûk ordusunu yenerek Suriye'yi bütünü ile Osmanlı yönetimine geçirmiştir. Bundan sonra Türkmenlerin Suriye'ye yerleşmeleri daha kolay olmuştur.
Sayfa 191Kitabı okudu
Selçuklulardan başlayıp Pehlevi hanedanına gelinceye kadar Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevî ve Kaçar gibi Türk hanedanları tarafından yönetilmiş olan İran, Anadolu Oğuzları ile Orta Asya Türkleri arasında bir geçit bölgesi durumuna gelmiştir.
Sayfa 177Kitabı okudu
Reklam
Gagavuz Türkçesi cümle örnekleri
Söler ona masal (ona masal anlatır); Allah verecek bize bir yevlat (Allah verecek bize bir evlat); Bu lafları vardır nasıl sölesin sāde en iyi dost (Bu sözleri sadece en iyi dost söyleyebilirdi); Her bir işi de resimleme yok nice (Her bir şeyin de fotoğrafını almak mümkün değil)
Dil Devrimi
Dil Devrimi, Oğuzca temelindeki Türk dilini, geçmiş dönemlerdeki gelişme yolunu tıkayan pürüzlerden ayıklayarak gerek yapı ve işleyişi gerek söz varlığı açısından kendi rayına oturmuş, sağlıklı ve gelişmeye açık bir dil durumuna getirme niteliğinde bir yenileştirme hareketidir. Bu nedenle Tanzimat ve Servet-i Fünun dönemlerini Cumhuriyet dönemine bağlayan Yeni Lisan 'daki dil anlayışından çok daha köklü ve bilimsel bir dil anlayışına dayanır.
Mustafa Kemal Atatürk
"Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkı Türk milletidir. Türk milleti demek Türk dili demektir. Türk dili Türk milleti için kutsal bir hazinedir. Çünkü, Türk milleti geçirdiği nihayetsiz felaketler içinde ahlakını, anʼanelerini, hatıralarını, menfaatlerini, kısacası bugün kendi milliyetini yapan her şeyinin dili sayesinde muhafaza olunduğunu görüyor. Türk dili Türk milletinin kalbidir, zihnidir"
Reklam
Osmanlı Türkçesinin temel söz varlığını bugünkü sözlük ilkeleri doğrultusunda işleyen ilk eser Şemseddin Sami'nin Kamûs-ı Türkî 'sidir.
Hüseyin Cahit, Edebi Hatıralar adlı kitabında Osmanlı gramerlerinin Arap dilinin ölçülerine göre tespit edildiğinden ve dilimizde de kapitülasyonların varlığından yakınarak görüşlerini şöyle dile getirmiştir: "Siyasiyattaki kapitülasyonlar lisanımızda da vardır. Türk devleti siyasi istiklaline malik olmadığı gibi, Türk dili de milli istiklalinden mahrum bulunuyordu. Çünkü Türkçenin içinde ecnebi lisanların kanunları hüküm sürüyordu. Türkçemiz ismini bile kaybetmişti. Mekteplerde bile "Kavaid-i Osmaniyye" okutuluyordu. Ortada Türkçe yoktu. "Osmanlıca" vardı ve buna Arapça, Acemce ve Türkçeden mürekkep bir lisan diyorlardı. İşte bu cereyana karşı içerde kuvvetli bir aksülamel uyanmıştı. Müstakil bir Türkçenin varlığını meydana koymak ve Türkçe tahsil etmek için ayrıca Arap ve Acem lisanlarını öğrenmek mecburiyetine nihayet çekmek icap ediyordu. Bunun için iptida bir gramer yazmaya karar verdim."
Sayfa 122Kitabı okudu
XV. yüzyılın 2. yarısı, Anadolu Türkçesinin gelişme tarihinde bir geçiş dönemi durumundadır. İstanbul'un fethinden sonra imparatorluğun büyüme ve gelişmeye başlamasıyla birlikte, Türk dilinin yol alışında da şimdiye kadarkinden farklı bir değişme ve gelişme baş göstermiştir. XIV. yüzyılda Arapça ve Farsçaya karşı verdiği mücadelede hayli başarı kazanmış olan Türkçe, bu yeni gelişme karşısında bilim ve edebiyat dili olarak tam bir olgunluğa doğru yol alırken yeniden gerilemeye yüz tutmuştur. Bu gerileme, o döneme kadar Türkçeye girmiş olan Arapça, Farsça kelime ve tamlamalar daha çok dini terim ve deyimlerden ibaret iken, bu yüzyıldan başlayarak her alanda yabancı kelime ve gramer kurallarının yoğunlaşması şeklinde kendini göstermiştir.
Sayfa 110Kitabı okudu
Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçukluları Dönemi
O dönemin siyasal, sosyal ve idarî koşulları dolayısıyla, bilindiği üzere, her iki devlette de resmî dil Farsçadır. Din alanındaki otorite dolayısıyla din dili, bilim dili ve dış yazışmalar dili olarak da Arapça geçerlidir. Halkın dili Oğuzcadır ve bu Oğuzca Horasan'dan Anadolu'ya kadar yayılmıştır. Bu dönemde özellikle XII. yüzyılın 2. yarısında Oğuzcanın bir yazı diline doğru dönüşme çabaları henüz emekleme döneminde olmalıdır. XIII. yüzyılda yalnızca halk için yazılan basit içerikli konular ile dinî esasları ve tasavvuf ilkelerini halka açıklamak üzere yazılan bazı Türkçe eserler ve bazı halk edebiyatı ürünleri göze çarpıyor.
Memlük Devleti, Eyyubî Sultanlarının hassa ordusunda hizmet vermek üzere Altın Ordu'dan getirilen ve özel bir eğitimle yetiştirilen Kıpçak kölelerinin zamanla askerî ve siyasi bir güç kazanarak egemenliği kendi ellerine geçirmeleriyle kurulduğu için, bu dönemde sarayda olsun, devlet yönetimindeki kesimlerde olsun, Arapçaya karşı Türkçe ağırlık kazanmış ve önemi artmıştır.
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.