Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türkiye'nin 200 Yıllık İktisadi Tarihi

Şevket Pamuk

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İkinci Dünya Savaşı sonrasında, gelişen ülkelerde Keynes’ci politikaların paralelinde ithal ikamesi yoluyla sanayileşme stratejisi benimsenmişti. Ancak gelişmiş ülkelerde ve dünya ekonomisinde piyasa yanlısı politikalar ağırlık kazanmaya başlayınca, gelişen ülkelerdeki politikaların da değişmesi gündeme geldi. Gelişen ekonomilerde ithal ikameci
Hükümetlerin hedefi, dönemin deyimiyle, “bir karış daha şimendifer”di. Oysa zamanın teknolojik olanakları ile demiryolu inşaatı son derece zor ve masraflıydı. Bu nedenle Cumhuriyet’in ilk yıllarında inşa edilen demiryollarına ayrılan kaynakların bütçe ve GSYH içerisindeki payları, daha sonraki dönemlerde en büyük inşaat projesi olarak öne çıkan GAP’tan çok daha yüksektir. Nitekim İnönü hükümetlerinin demiryolları siyaseti, yüksek maliyeti nedeniyle Meclis’te ve dışında bir hayli eleştirildi. Ancak demiryolları sadece ekonominin değil, yeni ülkenin oluşturulmasında da çok önemli rol oynadılar. Ama demiryollarını yerel yerleşim merkezlerine ve köylere bağlayan ikincil yolların yapımına yeterince ağırlık verilmedi. Yine de oluşturulan demiryolları ağı sayesinde 1930’lardan itibaren ve özellikle İkinci Dünya Savaşı yıllarında büyük kentler İç ve Doğu Anadolu’da üretilen buğday ile beslenebilmiştir. Cumhuriyet’in erken yıllarında bir yandan da demiryollarının millileştirilmesine başlandı. Türkiye’deki demiryollarının işletilmesi kârlı bir iş olmadığı, hatta çoğunluğu zarar ettiği için, Avrupalı şirketler de ellerindeki hatları devretmeye hazırlardı. Bu nedenle millileştirmelerde fazla sorun yaşanmadı.
Reklam
Sarraf
Osmanlı döneminde faizle borç para veren ve para piyasalarındaki işlemlerde uzmanlaşan kişilere sarraf adı verilirdi. İstanbul'daki sarraflar 17. yüzyılın sonlarında bir lonca çevresinde örgütlenerek, işyerlerini Haliç'in diğer yakasına, Galata'ya taşımışlardı.
Sayfa 115Kitabı okudu
Sarraflara gereksinimi olan devlet, onların faaliyetini özendirmekteydi. 1760’lardan itibaren devletin mali durumu bozulurken, devlete doğrudan borç veren sarrafların önemi artmaya başladı. Avrupa finans çevreleriyle olan ilişkileri sayesinde sarraflar, Osmanlı devleti için Avrupa piyasalarından kısa vadeli borçlar bulmaya başladılar. Ayrıca pek çok sarraf, padişahın ve önde gelen Osmanlı bürokratlarının kişisel servetlerini ve finans işlerini yönetmeye koyuldular. Aynı sarraflar, Fransız Devrimi’nden sonra İstanbul’daki Fransız tüccarlarının yerlerini alarak, poliçe ticaretinin Önemli bir bölümünü de ellerine geçirdiler. Böylece geleneksel para ve kredi işlerinde uzmanlaşan sarraflardan, ülkelerarası bağlantılarını kurmuş, İstanbul’da bir finans burjuvazisinin çekirdeğini oluşturacak, büyük ölçekli mali sermayedarlara dönüştüler. Bu kesim ilk bankalarını ancak 1840’larda kurabildi, ancak bu tarihten önce de Galata bankerleri olarak anılmaya başladılar. Galata bankerlerinin mali gücü, 19. yüzyılın ortalarında doruğuna ulaştı. Ancak bu arada devletin bütçe açıkları ve borç alma gereksinimlerini daha da hızlı büyümüştü. Bu nedenle devlet, uzun vadeli gereksinimlerini karşılamak üzere doğrudan Avrupa mali piyasalarına da borç aramaya karar verince, Galata bankerleri başkentte ve taşrada şubeler açan ve hatta yeni bankalar kuran Avrupa bankalarının ve bankerlerinin rekabetiyle karşı karşıya kaldılar.
Türkiye'deki kurumların belirleyici ve diğer toplumlardan ayırt edici özelliklerini coğrafya, iklim ya da doğal kaynaklarda aramak doğru olmaz.
Yerli üretimin iç pazardaki payının artmaya başlaması,ancak 1929 yılında yeni ulus devletin gümrük tarifelerini yükseltmesiyle mümkün oldu.
Sayfa 142 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyacak
Reklam
Osmanlı toplumunda 15. yüzyılın sonlarına kadar, taşradaki toprağa bağlı Türk kökenli aristokrasi ile merkezdeki çoğunluğu devşirmeden oluşan bürokrasi arasında yoğun mücadele yaşandı. 15. yüzyılın ikinci yarısında, II. Mehmed'in başarılı merkezileşme hamlesiyle birlikte, dengeler merkezden yana değişti.Toprağa bağlı aristokrasi yenilirken,özel mülkiyet altındaki topraklara devlet el koydu ve iktidar merkezi hükümet elinde toplandı
Sayfa 51 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.