Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir

Ali Ulusal

En Beğenilen Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir Gönderileri

En Beğenilen Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir kitaplarını, en beğenilen Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir yazarlarını, en beğenilen Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nazım Hikmet’e, okuduğu Kızıl Üniversitede her şeyden önce enternasyonalist olması gerektiği öğretilmişti. O da bu gerekçe gereği hareket etti ve bundan sonra milliyet, din, dini ahlak, töre... Gibi değerlerin, kendi inançsızlıklarına göre burjuva inancı olmaları dolayısıyla, Nazım Hikmet’in zaten memleket ve millet şiirleri yazması mümkün değildi. Aksi halde kendini inkar etmesi lazım gelirdi.
Nazım Hikmet Borjensky, “Lehistan Mektubu” adlı şiirinde verilen bu bilgileri doğrulamaktadır. Kendi ecdadı (soyu) ile şöylece övünmektedir: “Lehistan’dan gelmiş dedelerimden biri Lehistanda soydaşım millet Göğsümüzü kabartmıyor değil Dedelerimden birinin Leh’li oluşu.” Bu satırlar, Nazım Hikmet’in Türk olmadığının tapu senedi değil midir? Türk ve Türkiye vatandaşı olmayan bir yaratığın Türk şairi ve Türkiye şairi olması mümkün müdür? Belki, bu iddiayı yapan ve melez bir Slav (Rus) çocuğunu Türkiye’ye yamamak isteyenlere ne demeli?.. Yine, bu satırları yazarken dönme olan (Sabatayıst) veya başka ırklara mensup bulunan vatandaşlarımızı kınamak istemiyoruz elbette. Ama, Türk olmayan dedeleriyle öğünen Nazım Hikmetof’un vatan şairi olması hiç bir şekilde mümkün değildir. Sözde memleket hasreti v.s. ifade eden birkaç satırı bulunması, daha doğrusu yandaşları tarafından yazılarak Nazım Hikmete mal edilmesinden başka bu vatan ve Türk Milleti için söylenmiş veya yazılmış bir satırı mevcut değildir.
Reklam
Şüphesiz, Maxim Gorky Bolşevik Kızıl İhtilali’nin en önde gelen fikir adamlarından biridir ve Kızıl İhtilale büyük katkısı olmuştur. Nitekim bundan dolayı Moskova yakınlarındaki sayfiye şehrinin ismi “Gorky”ye dönüştürülmüştür. Sonraları bizim bilmediğimiz bazı sebeplerden dolayı Lenin ile arası biraz açılmış ve Lenini hafife alan bir beyanda
Prof. Dr. Hikmet Tanyu’nun “Yahudiler ve Türkler” adlı ünlü eserinin 440. Sayfasında aynen şöyle denilmektedir: “Türkiye’de: Nazım Hikmet bir adli hataya kurban gitmiştir veya nazım bir vatan haini değil, bir vatan şairidir” diyenlere bir sual sorsanız ve deseniz ki Nazım Hikmet Lenin için yazdıklarının onda bir kadarını bir Türk büyüğü için
Mustafa Kemal Paşa büyük bir komünist düşmanı idi. Birkaç yıl sonra Eskişehir’de verdiği bir beyanatta aynen şöyle demişti: “Türk aleminin en büyük düşmanı komünizmdir. Her görüldüğü yerde ezilmelidir.”
İlk kurulan Lenin hükümetinde 22 bakandan ikisi Rus, biri Türk (Hariciye Komiseri), biri Gürcü olup 18 tanesi Yahudi idi.
Reklam
İtilaf Devletlerinin işgali altındaki İstanbul’da Türk Milleti boğulurken, Nazım Hikmet gibi Türk olmayan sahtekar dönmeler de Türk Milleti ve vatanının her türlü düşmanları ile birlikte hareket ediyor; Aziz Türk Milleti’ni tam olarak boğup öldürmeye çalışıyorlardı!... İşte, son derecede büyük güçlüklerle dolu hüzünlü günümüzde, Nazım Hikmet kendisi gibi soyubozuklarla birlikte “Aydınlık” adını verdikleri bir kızıl paçavrada, 1921 yılı başlarında “Komsomol” adlı şiirini yayınlıyordu... Eğer Nazım Hikmet’in damarlarında bir damlacık Türk Kanı bulunsaydı Türk Vatanı -halkın değimi ile- yedi Düvel’in işgali altında kan ağlarken Nazım Hikmet elbetteki vatanın kurtuluşunu destekliyen şiir yazacak, ya da İstanbul’dan Anadolu’ya geçen Türkler gibi Anadoluya geçerek “Kurtuluş Savaşı”na katılacaktı... Ama, bunu yapamazdı, çünkü damarlarında bir zerrecik Türk kanı yoktu. Bu bakımdan, Türk Milleti’nin tam yok edilmesi için çalışanlar safına geçmesi ve onlara yardımcı olması gerekiyordu. Türk olmayanların Türk’ün istiklali neden ilgilendirsin ki?...
M.H.P’li bazı bakanlar (Enis Öksüz, A. Haluk Çay, H. Yusuf Gökalp) olmasaydı, daha doğrusu Ecevitlerin hazırladıkları hükümet kararnamesine imza atsalardı; nazım hikmet’in kemikleri ve ruhu “Kıyamete”'e kadar ızdırap çekecek, Kıyamet Günü kendini ve kemikleri rahatsız edenlerden hesap soracaktı mutlaka...
Rusya aşkı bu, bir platonik aşk!... Yır cinsi yazısının son iki satırında özellikle nazım yoldaş, Lenin yoldaşın işgali altındaki Asya- Avrupa ülkelerinin topraklarını -şimdilik- vatan kabul etmekte ve herhalde “Türkistan-Azerbaycan’ın ismini anmaktadır. Bunlarla Polonez Adalarının bir farkı yoktur yoldaş-Slav nazım için... İnancına göre oralara da komünizm girecek ve de oralar ve de diğer yerlerle Türkiye’de komünistleştirilerek Sovyet Rusya’ya bağlanacaktı. İşte yoldaş nazım’ın tatlı rüyası bu idi ve maalesef hayal oldu. Buna rağmen bizdeki yoldaşlar, satılmışlar bir türlü ne bu hayalin ve ne de nazım hikmeti’ in yakasını bırakmıyorlar!...
Yoldaş nazım hikmetin ifadesine göre en büyük korkusu Rus Sovyet İmparatorluğunun dağılma tehlikesi ihtimalinin olmasıymış... Ne demeli? Moskov oğlancığı nazım hikmet ne büyük rus idealistiymiş hayret doğrusu. Prof. Dr. Hikmet Tanyu’nun “Yahudiler ve Türkler” adlı ünlü eserinin 440. Sayfasında aynen şöyle denilmektedir: “Türkiye’de: Nazım Hikmet bir adli hataya kurban gitmiştir veya nazım bir vatan haini değil, bir vatan şairidir” diyenlere bir sual sorsanız ve deseniz ki Nazım Hikmet Lenin için yazdıklarının onda bir kadarını bir Türk büyüğü için yazmış mıdır, yazabilmiş midir? Elbette “-Evet-” diyemeyecektir. Kaldı ki nazım hikmet bütün ömrü boyunca bu vatanı Moskovaya satmak, bu yurdu kızıl bir kıyamete sokmak için çalışmış; şiirleri, piyesleri, çeşitli yazıları ile Türk Milletinin en küçüğünden en büyüğüne kadar herkese küfretmiştir.
55 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.