Türk tarihinde edebiyatla, tarihle meşgul olan hatta eserler veren pek çok hükümdar vardır. Fakat Babür, sanatkar bir hükümdar olmaktan öte hükümdar bir sanatkardır.
Dönemin batılı tarihçileri I. Süleyman'ı "Büyük Türk", "Muhteşem Süleyman olarak anmışlar, daha sonraki tarihçiler ise Kanunî Sultan Süleyman olarak zikretmişlerdir.
Mısır'ın fethedilmesi Osmanlılar açısından İstanbul'un fethi kadar önemlidir. Mısır'ın alınmasıyla Hindistan ticaretinde pay sahibi olunmuş ve buradan elde edilen gelirler, Osmanlı İmparatorluğu'nu ekonomik yönden güçlendirmiştir.
Grandük Notaras, VI. Haçlı Seferi'nin acı hatırasını taşıyan Bizanslıların duygularını "Şehirde Latin külahı görmektense Türk sarığını yeğlerim." diyerek ifade etmişti.
Timur, Anadolu'dan ayrılırken Osmanlı İmparatorluğu'nun tekrar eski haline gelmemesi için topraklarını parçaladı. Anadolu Beyliklerinin topraklarını eski bey ailelerine geri verdi.
27 Temmuz 1302'de Bizans'la Osmanlılar arasında Koyunhisar (Bapheus) Savaşı meydana geldi. Savaşı Osmanlılar kazandı. Bu zafer, Osmanlı hanedanının ortaya çıkışının, dolayısıyla da Osmanlı Devleti'nin kuruluşu olarak kabul edilir.
Osmanlı İmparatorluğu'nun çekirdeği Oğuzların Kayı boyuna dayanır. Kayılar, 13. yüzyılda Söğüt ile Domaniç arasına geldiler. Bu esnada aşiretin başında Ertuğrul Gazi vardı.
13. yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Türkistan ve Horasan'ın Moğol istilasına uğraması üzerine Oğuz boylarına mensup birçok oymak Anadolu'ya göç etmeye başladı. Türkiye Selçuklu Devleti yöneticileri bu Türkmen gruplarını daha çok Bizans sınırındaki uc denilen merkezlerde yurtlandırdılar ve onlar aracılığıyla Bizans'ı baskı altına aldılar.
Moğol istilasıyla tahrip edilen Bulgar şehri, kısa zamanda kendini yeniledi. Şimdi Bulgar'da bulunan binalar ve kitabeler Moğol hakimiyeti dönemine aittir.