Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl

Jean Paul Roux

Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl Gönderileri

Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl kitaplarını, Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl sözleri ve alıntılarını, Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl yazarlarını, Türklerin Tarihi - Pasifik'ten Akdeniz'e 2000 Yıl yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk toplulukları bozkır sanatını Sibirya'dan Yenisey kıyılarına, Çin sınırlarına kadar yaymışlardır. Long-men mağaralarındaki heykelleri diktiren Çin Vey hanedanlığı aslında bir Türk hanedanlığıdır. Kahire'deki Ibn Tolun Cami bir Türk tarafından yaptırılmıştır ve Hindistan, Agra'daki benzersiz Tac Mahal, Türk kanı taşıyan bir prensin eşi için diktirdiği anıtmezardır.
Sayfa 18 - Kabalcı Yayınları 11. BaskıKitabı yarım bıraktı
Türk Olgusu
Düşmanları kimdi? Herkes. En yakındakilerinden en uzaktakilere tüm halklar: Çinliler hatta kuşkusuz Japonlar ve onlarla birlikte Koreliler Tonkinliler, Birmanlar, Cavalılar, Hintliler, İranlılar, Araplar, Ermeniler, Gürcüler, Kafkasyalılar, Ruslar, Polonyalılar, Litvanyalılar, Yunanlar, Sırplar, Rumenler, Bulgarlar, Arnavutlar, Fransızlar, Almanlar, Macarlar, İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar, İtalyalılar, Afrikalılar ve fazla kayda değeri olmayan diğerleri.
Reklam
Bir islam cumhuriyeti olan İran'da Azerbaycan Türkleri nüfusunun ağırlığı vardır ve bunu sürekli hissettirmektedir.Tarihin en eski dönemlerinden beri devletler kurup devletler yıkan bir halktan da başka bir şey beklenemez.
Güneş batarken en güzel ışıklarıyla parıldar,Osmanlı İmparatorluğu da batarken en güzel ışıklarını saçıyordu.XVI. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlının askeri başarıları devam ediyordu.
Sayfa 399Kitabı okudu
Reklam
Bugün Moğolların yarattığı tahribat, dünyada atom bombasını elinde bulunduran ve onu kullanmaya karar veren gücün tahribatıyla karşılaştırılabilir.Misillemeden korkmuyorlardı, çünkü kentleri yoktu.
İran'ın Yıkılışı
Cengiz Han 1219 yılı yazında ordusunu yukarı İrtiş kıyısına getirdi. Ve beş yıl boyunca İran dünyasının üstüne tarihin o güne kadar gördüğü en büyük yıkıcı güç çöktü.Her şey yakılıp yıkıldı.Ekili tarlalar bile çöle dönüştü.İlkçağdan beri gelişmiş bir uygarlığın yeşerdiği Semerkand,Urgenç,Belh,Merv,Nişapur,Herat,Damgan,Semnan ve Rey kentleri acımasızca tahrip edildi. Her taraf ceset doldu.Asker ya da sivil, kadın ya da erkek, çocuk ya da yaşlı sayısız insan kılıçtan geçirildi.Harezm'deki Urgenç kentinde,ırmağın kentin dışından geçmesi için Amu-Derya'nın yatağı kaydırıldı.Cengiz Han'ın en sevdiği torunu Mütügen'in öldürüldüğü Bâmyân lentinde ganimet almaktan vazgeçildi ve istisnasız her şey ölünün ruhuna adanarak yakıldı.Nişapur'da kediler ve köpekler bile öldürüldü!
Sayfa 276Kitabı okudu
1064'te Ermenistan'ın başkenti Ani düştü ve Alp Arslan, Türk sınırına bakan yabanıl manzarada hâlâ pek çok güzellik barındıran kentin , en güzel kiliselerinden biri olan katedrale,Türklerin simgesi bir hilal diktirdi. Ve sanki Ermenilerin yenilgisi üzerinde yükselen bu hilal , daha sonra Osmanlı İmparatorluğunun ve bunun aracılığıyla da tüm islam dünyasının simgesi olacaktır.
İran Büyük Selçuklu Devletinin Kuruluşu
Tuğrul Bey artık İran'ın hâkimiydi.Kendisine bir politika belirlemesi gerekiyordu.Bunu, şaşırtıcı bir zekâyla yaptı.Kargaşa içinde bulunan Ortadoğu'da bir yağmacı olarak değil,düzenin güvencesi olarak görülmesi gerektiğini bildi. Ama Türkmenleri , yani göçebe Türkleri tıpkı tüm bozkır fatihleri gibi kadın ve ganimet isteğiyle doluydu.Bir yandan onun gözünde önemli tek şey olan Dar-ül İslam topraklarında tam bir ölçülülükle hareket edilmesini istedi,diğer yandan Bizans topraklarında yağmaya izin verdi;böylece onların özlemleri ile kendininkileri uzlaştırdı.
Sayfa 208Kitabı okudu
Reklam
Türkler ve Araplar Karşı Karşıya
Arapların doğuya doğru ilerlemeleri Türklerin batıya doğru hareketiyle aynı anda gerçekleşiyordu.Sanki ters istikametlerde esen iki kuvvetkli rüzgâr çarpışmak üzere gibiydi. Bu sert rüzgârlardan ya korkunç bir girdap doğacak ya da ikisi birleşip tek ve büyük bir fırtına olacaktı.Çünkü her iki güç dinamizmde birbiriyle eşittiler,ancak aynı doğaya sahip değillerdi.Biri daha ruhani ve kültürel bir hareketken , öteki özünde askeri bir hareketti.Bu nedenle İslamiyet Türklere bu kuvvetli çarpışmanın sonuncunda bir din ve uygarlık verirken, Türkler de bu dine ordularını vermişlerdi.
Sayfa 157Kitabı okudu
Macaristan Ovası ancak 50.000 ila 70.000 kadar atlıya yeterli olabilirdi.Ve bu sayı ,katılan kuvvetlerin de desteğiyle ,Galya ve İtalya'ya seferler düzenlemek için yeterli ,ancak işgal etmek için yetersiz bir sayıydı.Ayrıca atların oralarda besin bulamayacaklarını da unutmamak gerekir.İşte bu nedenle Attila Avrupa'yı fethetmeyi düşünmemiştir.
Sayfa 123Kitabı okudu
At
Yerleşik ülkelerin hiçbirinin büyük sürüleri beslemeye yetecek kadar otlağı yoktu.İşte bu nedenle Türkler buralara yerleşmektense yağmalamayı tercih edeceklerdir; aslında er ya da geç oradaki insanlar tarafından asimile edileceklerini ya da onları sert yaşam koşullarından uzaklaştıran uygarlıktan çok , oraları ele geçirmelerini sağlayan yıkım gücünün ,yani atlı gücün çökmesi nedeniyle atılacaklarını bileceklerdir.
Sayfa 121Kitabı okudu
Papa Attila'nın karşına çıkar ve kendisini çekilmeye ikna eder.Roma'da yaşanan bu mucize ,şansın Attila'nın karşında tir tir titreyenler için fazlasıyla yaver gittiğini gösteriyordu. ... özellikle alması son derece kolay olan Roma'da ! Zira mucizelerden söz etmek gerekiyorsa tek bir mucize vardı, o da Hristiyan dünyasına saldıran adamın, Tanrı namına konuşan herkese karşı korku ve saygı duyan gerçek bir Altaylı olmasıydı.
Galya ve İtalya'da Attila
Roma mülkiyetine ait tüm topraklar içindeki hâlâ en yoğun, en etkinlik dolu ve en düzenli bölgeydi.Attila burayı tıpkı bir bomba gibi ani şiddetli bir biçimde vurur. Şehirler ya para ödeyecek ya da yakılacaktır.Sonuçta hem para öder hem yakılırlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.