Kitap 15 tane kısa öyküden oluşuyor. Öyküler biraz rüya tadında normalde olmayacak şeyler üzerine kurgulanmış. Çoğu yerde hayal ve gerçekler iç içe geçmiş. Akıcı ve sıkmayan bir dili var.
Ben usul usul konuşanları seviyorum. "Aç mısın?" saçlara konan bir öpücük "Dışarı çıkmak ister misin?" uzatılan bir el demek. Uyumadan önce sert bir "İyi geceler,” yerine sessiz bir öpücüğü tercih ederim.
Kalbimin atmadığı anlaşılmasın diye göğüs kafesime bir kuş yerleştirdim. Uyumasam da her gece yatağa uzandım. Canlı görünmek için her sabah yataktan kalkıp yüzümü boyadım. Yemek yemesem de masayı her hazırladığımda kendi önüme de bir tabak koydum.
Kalbime bir bıçak saplanmadı, yere düşmedim, büyük bir gürültü kopmadı, bağırmadım, insanlar etrafımda toplanmadı, kalbim öylece durduğunda ayaktaydım. Kendimi yere mi yoksa koltuğa mı bıraksam karar veremedim uzun süre.
Daha rahat nefes alabilmek için başımı yukarıda tutmaya başlıyorum. Geceleri soluğum kesilerek uyanıyorum uykumdan. Göğsüm, kollarım, bacaklarım onlarca kiloluk bir yükün altında kalmışım gibi ağrıyor. Kalbim daha önce hiç bilmediğim bir ritimle çarpıyor.