Aman müslüman olduğumu anlamasınlarmış, yok canım! Herkes de anlasın kardeşim, ne saklayacağız! (...) Bir şahsiyetimiz, secde etmekten gelen bir izzetimiz var! Bunu yitirmeye, biz Müslümanlarlayız demekten çekinmeye de hiç niyetimiz yok!
Avrupa’da yapılan araştırmalara göre Osmanlı’nın ne kadar büyük olduğunu anlama ezikliğinden bıktım. Avrupalılar bulmadan anlayamayacak mıyız ne kadar büyük olduğumuzu? Mevlana’yı okumanın gerekliliğini fark etmek için Madonna’nın Mesnevi’yi okuyup beğenmesini bekleyenlerden bıktım. Bilimin Allah’ı ispat etmesini bekleyenlerden, bal peteğine Allah yazdırmaya meraklı dergicilerden, bir hakikati batıl popüler kişilere söyletmeye çalışan eziklerden bıktım.
Geri kalmak istiyorum. Kalp kalesini berk tutmam lazım! İleri gitmek isteyenler de çok ileri gitti artık! Tamam, orası ileri, doğru ama hakikatin yurdundan ileri gitmek istemiyorum! Kalbimin hizasından ilerisi bana cehennem!
Allah, sadece İslam Dünyasının Rabbi değil! Ve “İslam Dünyası” tabiri modern bir tabirdir. Dünyaya Fransız İhtilali sonrası hediye edilen ulusal devletleşmenin meyvesidir “İslam Dünyası” tabiri.
Ulvi Alacakaptan’ın çok başarılı bir şekilde eleştirdiği “Onlarda ne varsa bizim de olsun, bizimkisi azıcık İslami olsun” anlayışıdır karşı çıktığımız! Modern dünyada gördüğümüz her haltı İslamileştirmeye taraf değiliz!