"İnsanların hiçbir zaman hatırladığınız gibi olmadıklarını hala öğrenemediniz mi yavrum? Yıllar geçtikçe hayalinizi süsler, onları istediğiniz şekle sokarsınız. Sonra da hepsini hep öyle hatırladığınıza inanırsınız."
... Poirot, Fransızları hatırlatan bir telaşla koştu.
Kızın elini sıkarak, bir reverans yaptı. " Hoş geldiniz, matmazel."
Kız, onun omzunun üstünden baktı. "Geç kalmadım ya Sir Roderick? Sizi bekletmiş olmayı hiç istemem."
Sir Roderick bağırdı. "Tam zamanında geldin, küçük kız. Söylediğim gibi çay içip pasta yedin mi?"
"Hayır, yemedim. Onun yerine gidip ayakkabı aldım. Bakın ayakkabılar ne zarif değil mi? diyerek ayağını uzattı
Sonia'nın ayakları gerçekten çok güzeldi. Sir Roderick tatlı tatlı gülümsedi. "Haydi bakalım, trenimizi kaçırmayalım, küçük kız."
Hercule Poirot sordu. "George sizin için taksi çağırsın mı?"
Sonia atıldı. "Taksi aşağıda bekliyor."
"Gördünüz mü? O her şeyi düşünüyor?" Sonia'nın omzunu okşadı. Kız, Sir Roderick'e Hercule Poirot'nun dikkatini çeken bir tavırla baktı.
Belçikalı dedektif onları kapıya kadar geçirdi...