Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Binbir İnsan Masalları 1

Üçüncü Sayfa Güzeli

Cem Mumcu

Üçüncü Sayfa Güzeli Sözleri ve Alıntıları

Üçüncü Sayfa Güzeli sözleri ve alıntılarını, Üçüncü Sayfa Güzeli kitap alıntılarını, Üçüncü Sayfa Güzeli en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yokluğum varlığımız için gerekliydi.
Sayfa 58 - Okyanus YayıncılıkKitabı okudu
O akşamda garip olan hiçbir şey yoktu, sıradandık. Sıradan olduğunu fark etmeyecek kadar sıradandı her şey.
Reklam
Güneşi kırpıp yıldız yapan adama sesleniyordu geceleri...
Sayfa 108Kitabı okudu
Bunun gibi belki bin düşüncenin hem de sürekli beynine akın ettiğini düşün... Bir de düşüncede kalsalar iyi, eyleme geçmek için nasıl zorluyorlar bilemezsin.
Aklıma gelenleri kovmak o kadar zor ki. Neye benziyor biliyor musun? Sanki binlerce sinek üstüme konup konup kalkıyor. Hani plastik sinek öldürücüler vardır ya, elimde ondan var ve onlara vurmaya çalışıyorum. Ama ne mümkün, bitmez tükenmezler. Üstelik her vurduğum yerde de kendim varım, yani kendime vuruyorum. Sineklerin soktuğu yerlerin acısına bir de vurduğum yerlerin kıpkırmızı acısı ekleniyor.
Reklam
Rabel, sürahiye sözcükleri doldurdu. Buz ekledi üstüne ve dondurdu. Şimdi yavaşça çözülen sözlerden duygular eriyerek ıslatacak kalemini...
Yokluğum varlığım-ız için gerekliydi. İçime doğru çıkan çığlık sesim vardı, kimse duymazdı, çığlığım içime gizlenmişti. O sesin rengi kırmızıydı, içime akardı.
Niye diye sorduğum her şeyin cevabı varsa eğer niye sorayım ki, cevapsızlığın içinden geçen yolun keyfine eremeyeceksem.
Bugün her zamankinden çok kitap var. Bu, geçirilecek daha fazla mutlu zaman demek, gözüm kitaplarda, hepsini ellemeliyim, koklamalıyım. Daha çok kitap gelecekmiş. İçim ferahlıyor, sıcak çayı hızla yudumluyorum, dilim yanıyor. İçim daha fazla yanmadan girmeliyim aralarına.
Sayfa 100Kitabı okudu
Reklam
Odasının sıvısız duvarlarında tuğlaların dizilişi gibiydi belki her şey, öyle dizilmeleri gerektiği için öyle dizildiklerinin farkında olmayan bir sürü kırmızı dikdörtgen surattı önceleri… Oysa geçmişte kalanın aksine şimdi her biri birlikteliğin devamını sağlayacak girinti, çıkıntı, kırık, sıva parçası, kir, örümcekağı, pas… Artık bir tek hüzünlü surata dönüşmesine neden olabilecek parça, kıvrım, sızı, anı… Rabel, kiremit rengi sızısını duvardan sıyırıp bahçedeki ağacın dalına astı ve amansız zamanın izini tersine sürmeye başladı.
Hiç gözünü aynaya dikip tam gözbebeğinin içinde kendine baktın mı hiç? Yani uzunca bir süre ve çok yakından demek istiyorum. Kim kimdir? Bakan ve gören mi, yoksa bakıp gördüğün mü sensin? İkisinin de aynı olduğunu biliyorsun, öyle mi? Bu seni rahatlatıyor tabii. Yok yok öyle kaçma, ısrar et bakmakta…Kendi deliğinden kendine bakmak niye bu kadar zor ki? İçindeki deliyi görebilirsin oradan oysa; çılgınlığını, çıldırabilmeyi, çıldırabilmenin olasılığını, çıldırmanın yakınlığını görebilirsin.
Ayrıntılarımsız yokum, lekemsiz olamam. Pis de olsa bir lekenin beni işaretlemesi fark edilmeden bir balık gibi suyun yüzünde ölümümü görmemi engellemez mi? Farklı insanları ve farklı olmakları yaşamasam yokluğumla yüz yüze gelmez miyim?
On üçüncü kattan atlamış, zaten görenler uçak gibiydi diyorlar. Ellerini iki yana açmış, kanatlı gibiymiş. Düştüğünde parçalanmış bedeninin orta yerinde, giydiği tulumun cebinden bu kara kutu çıkmış.  Kara kutuya “düşüş nedeni“ diye şu notu yazmış: “Pervaneme kuş girdi çıkaramadım.“
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.