Mr. Lockwood şehir hayatından sıkılıp, küçük bir kasabada yaşamaya karar vermiştir. Bir gün ev sahibini ziyaret etmek için Earnshaw çiftliğine gider, fakat ev sahibi Mr. Heathcliff son derece tuhaf bir adamdır. Ev sahibini daha iyi tanımak isteyen Mr. Lockwood, evin hizmetlisi olan Ellen ile konuşmaya başladığında, etkileyici bir aşk hikayesi dinleyeceğini nereden bilebilirdi?
Nerden başlasam, nasıl anlatsam
Bu kitabı o kadar çok duyuyordum ki, ölmeden okunacaklar arasına eklemiştim.
Başlangıçta kitabın kasvetli havası her ne kadar beni boğsa da, hikayeye kendimi kaptırdıkça o iç karartıcı hava hoşuma gitmeye başladı. Catherine’in kibri karşısında çok sinirlendiğim, Heathcliff’in bitmez tükenmez öfkesi, intikam duygusu karşısında ürktüğüm, Hareton’a yapılan davranışlara üzüldüğüm zamanlar oldu. Normalde bir aşk hikayesinin içimizi yumuşacık yapması gerekirken, bu hikaye tam tersi duygular hissettirdi. Aşk, intikam, hırs, öfke, nefret, kin, pişmanlık…
Beğendim mi? Bayıldım!
Tavsiye eder miyim? Kesinlikle!