Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı

Vladimir İlyiç Lenin

Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı Gönderileri

Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı kitaplarını, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı sözleri ve alıntılarını, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı yazarlarını, Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
224 syf.
·
Puan vermedi
Lenin’in 1914 yılından başlayarak 1922 yılına dek gerçekleşen gelişmelerden ve fikir ayrılıklarından yola çıkarak kaleme aldığı self determinasyon (kendi kaderini tayin) ilkesi proleteryanın ezilen ulusların bağımsızlık mücadelesiyle ilgili olarak ne yapması gerektiği üzerine yazdığı broşürlerden oluşmaktadır. Sol düşüncenin de üzerinde
Ulusların Kaderlerini Tayin Hakkı
Ulusların Kaderlerini Tayin HakkıVladimir İlyiç Lenin · Sol Yayinlari · 2010287 okunma
belirgin bir farkla kaderini tayin hakkı
''Adil sınırlar'' içinde milliyetçiliği desteklemek, milliyetçiliği ''kurmak'', özel devlet organizması aracıyla bütün uluslar arasında sağlam ve güçlü çitler kurmak: işte ulusal kültür özerkliğinin ideolojik temel ve içeriği budur. Bu fikir, baştan aşağı burjuvaca ve baştan aşağı yanlıştır. Proleterya, milliyetçiliğin gelişimine destek olamaz; tersine, o, ulusal farkların silinmesine ve uluslararası engellerin yıkılmasına, milliyetler arasındaki bağları sağlamlaştıran her şeye, ulusların birbiriyle kaynaşmasına yardım eden her şeye, destek olur. Başka türlü davranmak, gerici milliyetçi, küçük burjuvazinin yanında yer almak olur.
Sayfa 33 - sol
Reklam
milliyetçilik ve kendi kaderini tayin arasındaki farka dair,
En ''adil'', ''saf'', en ince ve en uygarı olsa bile, marksizm milliyetçilikle bağdaşamaz. Onun yerine, marksizm, enternasyonalizmi ileri sürer, her yeni kilometre demiryoluyla, her yeni uluslararası tröstle, (hem iktisadi eylemiyle ve hem de fikirleri özlemleriyle enternasyonal olan) her yeni işçi örgütüyle gözümüzün önünde gelişen bütün ulusların tek bir yüksek birlik içinde kaynaşmasını koyar. Ulusal özerklik (nationalite) ilkesi, burjuva toplumunda, tarihsel bakımdan kaçınılmaz ve zorunlu bir ilkedir, ve bu toplumu ele alan bir marksist, ulusal hareketlerin tarihsel haklılığını, kesin olarak kabul eder. Ama bu kabul edişin, milliyetçiliği savunma biçimini almaması için, o, ulusal hareketlerde ilerici ne varsa ancak onu desteklemekle yetinmelidir; öyle ki proleter bilinci, burjuva ideolojisi tarafından karartılmış olmasın.
Sayfa 32 - sol
kendi kaderini tayin hakkı üzerine marksistler
Eğer Ukraynalı bir marksist, Rus kıyıcılara karşı duyduğu tamamen haklı ve doğal kinin bir parçasının, hafif bir düşmanlık duygusu biçiminde bile olsa, Rus işçilerinin proleter kültürünü ve proleter hareketini kapsamasına izin verirse, kendisi bu yüzden milliyetçiliğinin bataklığına kaymış olacaktır. Aynı şekilde, eğer bir Rus marksisti, Ukraynalıların tam hak eşitliğini ya da onların bağımsız bir devlet kurma hakkını bir an bile unutursa, yalnızca burjuva değil, ama aşırı gerici milliyetçiliğin bataklığına kaymış olur.
Sayfa 30 - sol
kapitalizme dair
Kapitalizm, gelişmesi sırasında, ulusal sorun konusunda iki tarihsel eğilim gösterir. Birincisi, ulusal yaşamın ve ulusal hareketlerin uyanışıdır, her türlü ulusal baskıya karşı savaşım, ulusal devletlerin yaratılmasıdır. İkincisi, uluslar arasında her türlü ilişkilerin gelişmesi ve çoğalmasıdır, ulusal çitlerin yıkılması ve sermayenin, genel olarak iktisadi yaşamın, siyasetin, bilimin vb. enternasyonal birliğin yaratılmasıdır.
Sayfa 24 - sol
burjuva milliyetçiliği
Burjuva milliyetçiliği ve proleter enternasyonalizmi, kapitalist dünyanın iki büyük sınıf kampına tekabül eden ve ulusal sorunda iki ayrı siyaseti (hatta iki ayrı dünya anlayışını) ifade eden, birbiriyle bağdaşmaz iki slogandır. Ulusal kültür sloganını savunarak, ''ulusal kültürel özerklik'' denen şeyin planını ve pratik programını bu slogana dayandırarak, bundcular, gerçekte, işçi çevrelerinde burjuva milliyetçiliğini yaymaktadırlar.
Sayfa 23 - sol
Reklam
ulusal kültür ve marksizm
Kim proleteryaya hizmet etmek istiyorsa, bütün ulusların işçilerini birleştirmeli ve ''kendisinin'' olsun, başkalarının olsun, milliyetçiliğine karşı kesin savaşıma girişmelidir. Kim ulusal kültür sloganını savunuyorsa, onun yeri küçük burjuva milliyetçilerinin arasındadır, marksistlerin arasında değil.
Sayfa 22 - sol
enternasyonale doğru
''Demokratizmin ve dünya işçi hareketinin enternasyonal kültürü'' sloganını ileri sürerken, biz, her ulusal kültürden yalnızca demokratik ve sosyalist ögeleri alıyoruz ve bunları, yalnızca ve kesin olarak burjuva kültürüne, her ulusun burjuva milliyetçiliğine karşı olduğumuz için alıyoruz. Hiçbir demokrat ve hele hiçbir marksist, dillerin eşitliğini ya da, ''kendi'' burjuvazisiyle anadilinde polemiğe girişme gereğini, ''kendi'' köylüsünü ve ''kendi'' küçük burjuvazisi saflarında anti-feodal ve anti burjuva fikirleri yayma gereğini yadsımaz.
Sayfa 21 - sol
burjuvazi ve ulusal kültür üzerine
''Ulusal kültür'' sloganı altında, Rusya'nın olduğu gibi Avusturya'nın da bütün uluslarının burjuvazisi, gerçekte işçilerin bölünmesi için, demokrasinin zayıf düşmesi için çaba göstermekte, halkın haklarını ve özgürlüklerini kısıtlattıkları gericilerle bezirganca alışverişlere girişmektedir. İşçi demokrasisinin sloganı ''ulusal kültür'' değildir, demokratizmin ve dünya işçi hareketinin uluslararası kültürüdür. Burjuvazi, bir sürü ''olumlu'' ulusal programlarla halkı aldatmayı deneyebilir. Bilinçli işçi ona şu yanıtı verecektir: ulusal sorunun tek bir yanıtı vardır (sefahat, çelişkiler ve sömürü dünyası olan kapitalizm dünyasında bu sorunun çözüme bağlanabildiği ölçüde) bu da, tutarlı demokratizmdir.
Sayfa 18 - sol
Ezen ulusların sosyalistlerinin ikiyüzlülüğü ve korkaklığı üzerinde özellikle duran açık ve tam bir ifade ile kaleme alınmış bir programda ezilen ulusların kurtuluşunu istemeliyiz, ve bu, havada, genel sözlerle, içi boş laf ebelikleriyle ve sorunu geleceğe, sosyalizmin gerçekleştiği zamana "erteleyerek" olmamalıdır. Nasıl ki, insanlık, sınıfların ortadan kalktığı döneme ancak ezilen sınıfın diktatörlüğünün sürdüğü bir geçiş dönemini aşarak ulaşabilirse, ulusların kaçınılmaz olan bütünleşmesine de, ancak bütün ezilen ulusların kurtulduğu, yani ezen ulustan ayrılma özgürlüğüne kavuştuğu bir geçiş dönemini aşarak varabilir.
Sayfa 138 - Sol Yayınları 14. baskıKitabı okudu
159 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.