Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Unutulmuş Bir Fikir Adamı ve Hukuk Âlimi: Milaslı Gad Franko

Rıfat N. Bali

Unutulmuş Bir Fikir Adamı ve Hukuk Âlimi: Milaslı Gad Franko Sözleri ve Alıntıları

Unutulmuş Bir Fikir Adamı ve Hukuk Âlimi: Milaslı Gad Franko sözleri ve alıntılarını, Unutulmuş Bir Fikir Adamı ve Hukuk Âlimi: Milaslı Gad Franko kitap alıntılarını, Unutulmuş Bir Fikir Adamı ve Hukuk Âlimi: Milaslı Gad Franko en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Oğlu Emil Haim Franko'nun, Varlık Vergisi'nin babasını nasıl etkilediği konusundaki anıları şöyle: Sıfırı tüketen Gad Franko kendisi gibi ünlü bir avukat olan "Maitre" (Şekip) Adut ile birlikte Aşkale'ye yollanan ilk konvoydaymış. 1942'nin Ekiminde Aşkale'ye giderken sağlıklı olan babam, 1943'ün ilk aylarında oradan hasta vaziyette döndü. Varlık Vergisi döneminde hukuk doktoramı yapıyordum. Bu verginin adalet ve kanunla alakası yoktu; tamamen siyasiydi. O dönemlerde çok tanınmış bir kişi olan babam bir "ortaçağ kanunu" olarak nitelendirdiği Varlık Vergisi hakkında düşüncelerini Saracoglu'na da söylemişti... Zaten kendisiyle ilgili işler o aşamadan sonra daha da kötüye gitti. (120) (120) Nana Tarablus, "Kamondo Han'da Zaman...", Şalom, 11 Ocak 1995.
Babam Aşkale'den döndükten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Para nedeniyle değil. Çok kırılmıştı. Memleketine çok hizmet ettiğine inanıyordu ve böyle bir şey beklemiyordu. Çok kırıldı. 1954'de ölünceye kadar bu kırgınlığı ve durgunluğu geçmedi. Adalet Bakanı'nın isteği ile İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, İstanbul Barosu'na 13 Nisan 1943 tarihli bir tezkere göndermiş ve "Avukat Gad Franko'nun ötede beride Varlık Vergisi Kanunu'ndan bahisle gerek bu kanun ve gerekse hükümetin manevi şahsiyeti aleyhinde tecavüzkar sözler sarf ettiği işitildiğinden disiplin bakımından muktezası takdir edilmek üzere diyerek, avukat Gad Franko'ya disiplin cezası verilmesini istemiştir. Avukat Emil Franko, babasının Varlık Vergisi Kanunu için "bu kanun kurun-ı vustai (Ortaçağʻa ait) bir kanundur" dediğini hatırlıyor. Savcılık bununla da kalmıyor ve 14 Mayıs 1943'te başlamak üzere tam 11 tekit yazısı ile soruşturma sonucunun bildirilmesini istiyor. Mekki Hikmet Gelenbeğ başkanlığındaki İstanbul Barosu İdare Meclisi, 944/12 sayı ile "Avukat Gad Franko hakkında disiplin takibatı açılmasına mahal olmadığına 30 Mart 1944 tarihinde ittifakla" karar veriyor. (139) (139) "Varlık Vergisi Kıskacında Bir Avukatlar Ailesi", Baro Gündemi, sayı 6, Aralık 1997, s. 38-40.
Reklam
Feridun Kandemir, Başvekil Şükrü Saracoğlu ile tesadüfen karşılaştığında Saracoğlu'na Aşkale'deki çalışma koşullarının Türkiye'nin çıkarlarına aykırı olduğunu söyledi. Saracoğlu'nun bunun nedenini sorması üzerine de Gad Franko'yu örnek göstererek şöyle konuşacaktı: [Feridun Kandemir]: "Mesela... Bu mahkumların yalnız birini, en yaşlılardan, sizin de öteden beri şahsen pekiyi tanıdığınız, hatta saydığınız hukukçu ve avukat Gad Franko'yu ele alalım. Bu adama 375.000 lira vergi tarh edilmiştir. Bu kadar parayı hele o hengamede -herkesin nakit para bulmak için dört döndüğü günlerde- tedarik edemeyince varını yoğunu teşkil eden bin lira para ile Galata'daki Bahtiyar Hanı'nı vermiş ve "Başka neyim varsa tahkik edin, alın." demiş olduğu halde nakden borçlu kaldığı 365.000 lirayı cebren ödemek üzere kendisi Aşkale'ye sevk edilmiştir. [Şükrü Saracoglu]: Tamam, evet hocamdır. Alim adamdır. İzmir'de gençliğimde kaç defa elini öptüm. Fakat borcunu ödemeli idi. Mademki temarüz etti. Şimdi öder. [Feridun Kandemir]: Hayır, ödeyemez. [Şükrü Saracoğlu]: Mis gibi öder. Ödeyinceye kadar Aşkale'de çalışır. [Feridun Kandemir]: Çalışamaz, çalışsa da ödeyemez. Çünkü... [Şükrü Saracoglu]: Ömrü mü vefa etmez? [Feridun Kandemir]: Yalnız onun değil, en gençleri olan yirmi dört, yirmi beş yaşındakilerin de öyle...
Gad Franko nun ödeyemeyeceği oranda bir vergi tahakkuk ettirilerek Aşkale'ye gönderilmesinde Başvekil Saracoğlu'na itiraz etmesi etkili olmuştu. Ancak bunun yanı sıra başka nedenler de mevcuttu. Gene oğluyla yapılan bir diğer mülakatta bu nedenler şöyle sıralanmakta: Özellikle azınlıklar elinde yoğunlaşmış bulunan ticaret sermayesinin el değiştirme operasyonu olarak yorumlanan bu kanun uygulanmasında tabii ki pek çok kişisel husumetlerin de tatmini için gerekli ortam bulunmuştur. Bu ortamda kahramanımız Gad Franko, kişisel husumetleri celbedecek çok fazla özelliği bünyesinde taşımaktadır. 1) Gad Franko, azınlıktandır. 2) [İzmir Valisi] Rahmi Bey'in 1947 yılında vefatına kadar devam ettiği tanınmış bir avukattır ve çok zengin olduğu düşünülmektedir. Bürosunun bulunduğu Karaköy'deki Bahtiyar Hanı O'na aittir. 3) Türk Medeni Kanunu'nun ilk şerhini yazan hukukçudur. Federal Mahkeme içtihatlarını izlemektedir. Senelerce Hukuki Bilgiler isimli hukuk dergisini çıkarmıştır ki, Cumhuriyet döneminin hukuk dalında ilk özel dergisidir. O, adeta bir hukuk alimidir. 4) İttihatçı Rahmi Bey'le dostluğunu sürdürmektedir. 5) Bütün bu kusurları yetmezmiş gibi, Serkldoryan (Cercle D'Orient) ve Büyük Kulüp gibi salonlarda boy göstermektedir. Bu adamın bunca kusuru varsa başına da bir gelecek var demektedir. (121) (121) "Varlık Vergisi Kıskacında Bir Avukatlar Ailesi", Baro Gündemi, sayı 6, Aralık 1997, s. 38-40.
Türkiye'deki anayasal gelişmeleri konu edinen doktora tezinin sonuç bölümünde Gad Franko, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği hakkında ümitlidir. Bu bölümde Franko, şöyle yazmakta: Ani değişikliklerden endişe eden ve acele ile yapılan inkilaplara ve kalemin bir çizgisiyle hadiselerin ilerlemelerini değistirecek kanunların tesirlerine fazla inanmayan kişiler özellikle Hilafetin lağv edilmesinden sonra otoritenin yok olması üzerine sosyal hayatta bir dalgalanmadan endişe etmekte herhalde haklıdırlar. Ancak dünyanın hiçbir ülkesinde Mustafa Kemal Paşa çapında bir şahsiyetin ortaya çıkmadığını ve halkın zihniyeti üzerinde bu derece bir otorite tatbik etmediğini samimiyetle itiraf etmek lazım! Yapılmış olan radikal inkilaplar şayet bir ihtiyaca cevap veriyorlar ise bu inkılapları tatbik etmek için halihazırdaki zaman en uygun olanıdır ve halihazırdaki müsbet şartlar şimdiye kadar hiç tezahür etmemişti ve de muhtemelen etmeyecektir. Anarşiye dejenere etmelerine müsaade etmeden halkın hürriyetlerine doğru hitap eden halihazırdaki rejim, sarsıntısız bir şekilde 15-20 sene daha dayanırsa, milletler arasından yeni bir Türkiye doğacaktır. Bu ümidimiz ve bu inancımız var. (41) (41) Gad Franco, Développements Constitutionnels en Turquie, Rousseau et Cie, Paris, 1925, s. 130-131. Doktora tezidir. 1924 Anayasası'nın metnini de içermektedir.
Oğlu Emil Haim Franko'nun babasıyla ilgili ilginç bir anısı vardı. Gad, Aşkale'den döndükten sonra bir gün dönemin kalburüstü simalarının müdavimi olduğu İstiklal Caddesi'ndeki Cercle D'Orient'da otururken Şükrü Saracoğlu'nun kulübe geldiğini gören kulüp müdavimleri hemen ayağa kalkacaklardı. Ayağa kalkmayan tek kişi Gad Franko olacaktı. Saracoğlu, onun yanına yaklaşıp niye ayağa kalkmadığını sorduğunda Gad'ın cevabı oldukça anlamlıydı: "Böyle icap etti." (137) (137) Emil Haim Franko ile 6 Kasım 1997 tarihli görüşme.
Reklam
Neşriyatın kıtlığından şikayet ediyoruz. Bunda haklıyız. Okuyucuların azlığından ve bahusus ciddi kitaplara rağbet edilmediğinden müştekiyiz. Bunda da ne derece haklıyız? Bence ciddi eserlere karşı gösterilen rağbetsizliğin mes'uliyeti yalnız karilere düşmez. Yazanlar, umumi seviyemizin derecesini göz önünde tutmayorlar. Pek fenni ve müşkil bir lisanla yazılan büyücek bir kitabı okuyacak kaç kimsemiz vardır?.. Sanıyorum ki, en makul yol, bir okuyucular tabakasını teşkil etmektir. Bunun için illeştirme (Vulgarisation) suretile ve küçük resalelerle ciddi bahıslara karşı alaka uyandırmak lazımdır. Ondan sonra büyük eserlere rağbet gösterecek kariler bulmak mümkün olur.