Hani olur ya kopamazsınız bir şehirden, ayrılamazsınız sevdiğinizden, hüzün dolar ya içinize tam da öyleyim şu an. Ruhum kitabın sayfalarında kalakaldı. Sanki benden bir parçadan ayrılıyor gibi üzgünüm. Ayrılıkları ben yaşadım sanki. Lorin gibiyim, Yaşar gibiyim.
Hacı Gavras amca mektubunla, samimiyetinle, acılarınla ağlattın beni. Mektubu bana yazmış gibi okudum. Seni kaybetmek içimi acıttı.
Nasıl güzel bir romandı bu Sevgili İclal. Sadece roman demek az olur, saygısızlık olur. Bir ömür vardı bu sayfalarda.
Bütün hayatlar ayrı bir acı.
Samire'si ayrı acı, Ethem'i ayrı acı hele Nariye apayrı acı. Üç kuşak sevgiden yoksun kadınların hikayesi. Sevgi nedir bilememişler ki. Buldukları sevgiyi de kaybetmişler. Nasıl sevilir onu da bilemeden yapayalnız kalmışlar.
İlk kitap Bir Cihan Kafes ile başlayan hikayeler bu kitapla son bulmuş.
Samire kızı Yaşar'a bir lokma yiyecek vermemiş elleriyle... Ne acımasız, sevgisiz bir anne diyeceksiniz demeyin sakın. Çünkü Samire en çok sevgiyi hak eden ama sevgisizlikle yaşlanıp sadece torunu Lorin'den sevgi gören kocaman yürekli yaşlansa da çocuk ruhlu kalan kadın.
Yaşar da sevgi yoksunu bir anne ama torunu Kaan ona sevgi kapılarını bir bir açtı. çocuğunu nasıl sevgisiz bıraktığını torunundan öğrendi, olsun öğrendi ya.
Ve Lemide Hanım senin yerin de bir başka, çektiğin acılarla, kaybettiğin sevgilerle nasıl ayakta durdun diyeceğim ama güzel adam Gavras bey kendi sevgisiyle yaşatmış seni.
Diyecek daha çok sözüm var ama yeter.
Okuyun mutlaka.
Keyifli okumalar.