Bu sıcak yaz gününde tadı damağımda kalan eser. #bircihankafes in devamı niteliğinde onda gördüğümüz karakterlerin çocukları torunları devralmış konuyu. İclal Aydın eserlerinde, örf adet,kültürel birikimin nesilden nesile aktarıldığını karşılaştığımız olayların sebeplerine indigimizde bunun tesaduften ibaret olmadığını çok güzel işliyor. Üç kadının hikayesi,dramı ,aşkı ,inancı diyebilir miyim sadece bilemiyorum. O kadar yoğun duygular içinde yazılmış ki ara ara içimin burkuldugunu hissettim, gözlerimin nemlendigini farkettim.
Kitabı kendi annesinin unutmasıyla yazmaya başladığını öğrendiğimde daha çok sarılarak okudum,kitabı bitirdigimde nerede sarıp da saklasam dedim öyle kıymetli bir hazine olduki benim için.Hayatlarin birbirleriyle baglanışı, mülteci olmak ve göç etmek konularına deginilişi, dönemin Türkiyesi Avrupası'nı anlatışı ince ince harmanlanıp karşımıza doyurucu bir eser olarak çıkmış. Gavras Bey'in Lorin'e yazdığı mektubun duygu yüklü olması ve bunu okuyucu olarak çok derinden hisseden beni fazlasıyla etkiledi. Kitabın ayrıca yine "Unutursun"adında @dokuzsekizmuzik aracılığıyla yapılmış bir albümünün oluşu ve sırayla şarkıları dinlediğimde," kitap hiç bitmese ya "dedim sürekli ,uzun bir süre de etkisinden çıkamayacağımı,sürekli şarkıları dinleyecegime eminim. İlk kitaba göre daha ustaca yazılmış bir eserdi ben çok beğenerek okudum. Karamazov Kardeşler'den sonra bu kitap hem çok iyi geldi hem de dinlendirdi. Kesinlikle tavsiye ederim. Yazarın kalemi sizi zaten alıp sürüklüyor,hiçbir şey yapmanıza gerek yok