Hoşgörüsüzlük ve bağnazlık bayraklarının bıçak bıçak dalgalandığı bu kalabalık oba da artık kimse kimsenin dilinden anlayacak durumda değil...
"Elveda" imzalı son satırlar bırakarak geride...
New York’ta herkes yabancı olduğu için kimse yabancılık çekmiyor. Herkes farklı olduğundan, kimse kimsenin farklılığını fark etmiyor. Ve kimsenin yalnızlığı diğerininkini azaltmaya yetmiyor. Şairin de dediği gibi “Ben nereye gitsem, yalnızlığın başkenti orası.” (Şair Cemal Süreya imiş).
"Eşimiz dostumuzla iş dışında konuşacak konumuz var mı, yoksa hayatı rutin bir koşuşturmacanın beylik sınırlarına hapsederek mi tüketiyoruz?"
"Köhne bir sandalda yalnız kalsak onca koşuşturmadan biriktirdiklerimiz bir işe yarar mı? Kimsesiz bir adada her şeye sıfırdan başlamayı göze alabilir miyiz?"
"Acaba sığ suların mutedil dalgalarında sörf yapar gibi mi ilişkiler yaşıyoruz; derin denizlerde nefessiz inci arar gibi mi?"
-
Şimdi hayat biraz daha zor gelmiyor mu size de?
Uzaklarda bir yerlerde , açık denizlerde farklı bir yaşam olduğunu bilerek yaşamak sizin de yüreğinizi burkmuyor mu...
O Hakkâri ki, en yoksulu şehirlerimizin...
Kim bilir kaç vakittir bağırmış dinletememiş, oy vermiş seçtirememiş, isyan etmiş ezilmiş.
Sümbül Dağı şahit; türküsünü dahi söyletmemişler kendi dilinde...