Yazılanlar "hikaye" diye ifade edilse de yaşanılanların "gerçek" oluşu tüylerimi diken diken ediyor..
Gözyaşının dinmediği, zulmün bir idare biçimi olarak hiç eksilmediği, korku ve vahşetle idarenin ön plana çıkarıldığı Esed idaresi ve bir avuç nusayri zalimlerinin milyonları zorbalıkla kontrol altına almaya çalıştığı Suriye toprakları..
Yaşanılanları senelerce televizyondan izledik. Ülkemize gelen "mültecilere" azıcık acıyarak çoğunlukla da "nerden geldi bunlar" diyerek baktık. Her şeyleri bize dokunur oldu. Tipleri, bakışları, kıyafetleri, alışkanlıkları.. Oysa neler yaşadıklarını unutarak! misafirlik bitti! Hadi gidin artık diyenleri işittiğimiz halde bu sözleri söyleyenleri alkışa tuttuk..
Böylesine onlarca tuhaf gel-gitler içinde yaşamaya devam ediyoruz. Birileri küçücük bedenlerine ya da bükülmüş bellerine adeta sonsuz acıyı yüklediler ve onunla yaşamaya çalışıyorlar. Bize ise yaşananları "hikaye" diyerek okumak ya da "geç hikaye bunlar" diyerek el sallamak kalıyor...