Ve Dağlar Yankılandı (Midi Boy)
Khaled HosseiniEn Beğenilen Ve Dağlar Yankılandı (Midi Boy) Sözleri ve Alıntıları
En Beğenilen Ve Dağlar Yankılandı (Midi Boy) sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Ve Dağlar Yankılandı (Midi Boy) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
" Fotoğraf makinen var mı?"
"Yok."
"Hiç resim çektin mi peki?"
"Yoo."
"Ve fotoğrafçı olmak istiyorsun?"
"Garip mi buldun?"
"Biraz."
"Peki, polis olmak istiyorum deseydim, onu da garip mi bulacaktın? Kimseye kelepçe takmadım diye?"
Sayfa 355 - Everest YayınlarıKitabı okudu
"Fotoğraf makinen var mı?"
"Yok."
"Hiç resim çektin mi peki?"
"Yoo."
"Ve fotoğrafçı olmak istiyorsun?"
"Garip mi buldun?"
"Biraz."
"Peki, polis olmak istiyorum deseydim, onu da garip mi bulacaktın? Kimseye kelepçe takmadım diye?"
Sayfa 355 - Everest YayınlarıKitabı okudu
İyi şeylerin hiçbiri bedava değildi. Sevgi bile. Her şeyin bedelini ödüyordun. Ve eğer yoksulsan, elindeki tek nakit, kahır çekmekti.
Sayfa 37 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Bu ülke çok değişti,
Sayfa 159 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Değnek yerine kalem kullanan, kendisinin hiç hissetmediği duygu gösterileriyle seyirciyi etkilemeyi başaran sihirbaz? Böyle bir şey mümkün mü?
Sen bir varoluş hissettiğini söylüyorsun, bense hep bir yokluk duyumsadım. Kaynağı olmayan, muğlak bir sızı. Doktora neresinin ağrıdığını gösteremeyen, ancak canı acıyan bir hasta gibiydim.
Güzellik gelişigüzel, düşüncesizce dağılmış, hakkıyla kazanılmamış, muazzam bir armağandır.
Tepenize çığ düştüğünde, bütün o karın altında yatarken neresi aşağı neresi yukarı anlayamaz oluyormuşsunuz. Karı iteleyip kurtulmak istiyor ama yanlış yönü seçip kendinizi daha da derine, kendi mezarınıza gömüyormuşsunuz.
Aradan bunca yıl geçmiş olmasına karşın, hâlâ yüreğim sıkışır. Nasıl sıkışmasın ki? Sevginin en yalın ve en saf haliyle vücut bulduğu o iki çaresiz çocuğu birbirinden kopardım ben.
Dünyanın sizin içinizi görmediği, derinin ve kemiklerin maskelediği umutlarınızı, hayallerinizi ve kaderinizi zerre kadar umursamadığını. Gerçek işte bu kadar basit, bu kadar saçma ve bu kadar gaddar.
"Abollah?"
"Evet."
"Büyüyünce seninle mi yaşayacağım?"
Abdullah alçalan, ufku dürtükleyen turuncu portakalı seyrediyordu."İstersen. Ama istemezsen."
"İsterim!"
"Kendi evinin olmasını isteyeceksin."
"Ama komşu olabiliriz."
"Belki."
"Uzakta oturmazsın."
"Peki, ya benden bıkarsan?"
Kız dirseğiyle onun böğrünü dürttü. "Bıkmam!"
Abdullah kendi kendine sırıttı."Tamam, peki."
"Yakınımda olacaksın."
"Evet."
"Yaşlanana kadar."
"Hem de çok yaşlanana kadar."
"Daima."
"Evet, daima."
Kız arabanın önünden dönüp ona baktı."Söz veriyor musun, Abollah?"
"Daima sonsuza kadar."