Öne Çıkan Velev Ki Ciddiyim! kitaplarını, öne çıkan Velev Ki Ciddiyim! sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Velev Ki Ciddiyim! yazarlarını, öne çıkan Velev Ki Ciddiyim! yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sivrisineklerden bahsetmiyorum bile. Onlar sinek dünyasının en aşağılık milleti... Geldin gece yarısı, kanımı içeceksin, bari bir sus! Hem vampirsin hem geveze, ne diyeyim ki sana?
Sayfa 195 - Turkuvaz Kitap, 16. Basım, Aralık 2009.Kitabı okudu
Gülse Birsel, oyunculuğu kadar kalemi de ses getiren bir sanatçı. Bu eserinde de hayata dair birçok konuda duygu ve düşüncesini çekinmeden, konuşma üslubuyla paylaşmış.
"Herhangi bir şeyi hızla yaptırmanın tek yolu, o şeyin yasaklanmasıdır!" (s. 30)
Çıkış noktası kendi hayatı ve izlenimleri. Bu nedenle birçok yeri tartışmaya açık... Yer yer gülümsüyorsunuz okurken, yer yer "Hadi canım sen de!" diyorsunuz. Ama şunu söyleyebilirim ki, tanınmış bir sanatçı olmasına rağmen yukarıdan bakmamış hayata, sadece kendi perspektifinden bakmış. Katılmadığınız yerlere de saygı duyuyorsunuz bu nedenle.
"Bilimsel olarak gençlerin sabah 8.00'den önce kalkmaları da mümkün değil!" (s. 41) Bunu tembellik olarak görebilirsiniz ama öyle değil aslında. İstanbul gibi şehirlerde ve ikili öğretim yapılan yerlerde şehrin trafiği ve okulun başlangıç saati düşünüldüğünde saat 5-5 buçuk gibi kalkmak zorunda kalan ilkokul öğrencileri var mesela. İlk teneffüsün karanlık olduğu okullar biliyorum. Bir çocuk için çok zor bu. Yetişkinler için de benzer durumlar geçerli.
Hızlı ilerleyen bir eser. Bir tanıdıkla sohbet eder gibi geçiyor satırlar. Bu satırlarda Avrupa Yakası'na, Yalan Dünya'ya zemin hazırlayan zihni tanıma fırsatı buluyorsunuz. Beklentinize göre değişecek beğeni düzeyiniz. Ama dediğim gibi, bir dostla kahve içer gibi düşünün.
Çok da uzatmak istemiyorum. Eserin kendi de zaten bir çırpıda bitecek düzeyde. Keyifle okumanız temennisiyle...
Arka koltuğumdaki yavru "Genellikle Türk çocukları ağlar" yargısını kökten sarsan, Amerikalı bir bebeydi. Ve bu, tecrübeme dayanarak söylüyorum, "Ağlayan bebek - ecnebi ebeveyn" en feci kombinasyonmuş!
Zira Türk anne ve babaları, haklarını yiyemem, uçakta ağlayıp "kıvıldanan" çocuklarına karşı her tür oyalama, pışpışlama, mıncıklama, ağzından yemek tikma, "ce ee" yapma, olmadı azarlama, bitmedi çimcirme denemelerinde bulunurlar sağ olsunlar. Başarısız da olsalar bir çaba gösterirler yani Arkamda oturan Amerikalı baba, bebenin etinden et koparıyorlarmışcasına yaygara yaptığı bir saatlik uçuş boyunca sanırım üç kez, sakin, dingin bir sesle bebeye dönüp, "Ne istiyorsun?" diye sordu! Tahmin edeceğiniz gibi bu beyhude soru havada öylece asılı kaldı!
Bütün problemler çözüldüğü, ülkede eğitim meselesi kalmadığı, öğrenciler bilgisayarları falan çokluktan birbirlerine öylesine hediye ettikleri için, sıra gelmiş kız öğrencilerin etek bellerinin kıvrılmasına!