Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Virginia Woolf

Mina Urgan

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Bir kadın olarak benim ülkem yok. Bir kadın olarak kendime bir ülke istemiyorum. Bir kadın olarak benim ülkem dünya.
Sayfa 56
Başkalarının gözleri, bizim zindanlarımız; başkalarının düşünceleri, bizim kafeslerimiz.
Reklam
Bilinç akımını süzüp ayıklar, bazı şeyleri seçer, bazılarını ele almaz. Kişilerinin iç dünyasına o an ışık tutan, ancak anlamlı düşünceleri ve duyguları iletir bizlere. Bütün bunlardan ötürü, Virginia Woolf’un yazdıkları geleneksel roman kavramından öylesine uzaktır ki, bunlar gerçekten roman mıdır diye düşünenler olmuştur belki de. Böyle düşünenlerin hakkı da vardır. Çünkü bildiğimiz kadarıyla ömründe şiir yazmayan Virginia Woolf’un romanları, romandan fazla şiire benzer.
Sanatın iyileştirici gücü
Virginia Woolf, aynı yıl To the Lighthouse’ı (Deniz Feneri) yazıp, o romanda Mr. Ramsay ile Mrs. Ramsay kişiliklerinde annesiyle babasını yeniden canlandırarak, baba kompleksinden kurtuldu.
Sayfa 13 - Güncesinde ve mektuplarında, babasını da, annesini de her gün düşündüğünü; her ikisinin de çok sağlıksız bir saplantı haline geldiğini; ama bu romanın, onlardan kurtulmasını sağlayan bir büyü olduğunu anlatır. (1928 yılı)
Tüm kalıpları kırmaya, duyduğum ve düşündüğüm her şeyi için yeni bir var olma biçimi, yani yeni bir ifade biçimi bulmaya kendimi zorladım... Sürekli bir çaba gerektiriyor bu.
Mutsuzluktan söz etmek istiyorum
Yaşam neden bu denli trajik? Neden bir uçurumun üstündeki küçük bir kaldırım şeridine benziyor? Aşağıya bakıyorum başım dönüyor. Sonuna dek nasıl yürüyebileceğim diye merak ediyorum... Bir tarlanın ortasına konulan bir fener gibi, ışığım karanlığa boğuluyor... Mutsuzluk her yerde; tam kapının arkasında; ya da mutsuzluktan beter olan ahmaklık.
Sayfa 35
Reklam
(Eğer bir yazar bir köle olmayıp, özgür bir insan olsaydı; yazması bekleneni değil, kendi canının istediğini yazabilseydi; yapıtının temelini herkesçe kabul edilen görüşler üstüne değil, kendi duydukları üstüne kurabilseydi; ne olaylar örgüsü olurdu, ne komedya, ne tragedya, ne de aşk öyküsü.) Oysa bunlar, yani olaylar örgüsü, güldürücü bölümler, hüzün veren bölümler ve aşk öyküsü, romanların başlıca öğeleri bilinir öteden beri. Virginia Woolf ise, bunların tümünü gereksiz sayar.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.