" Vitrinler, hep bir bolluğa işaret eder. Ama bu bolluğu mümkün kılan, onu var eden, onun için harcanan, o sırada tükenen yer almaz vitrinde. Vitrin, teşhir ettiği malın bir emek ürünü olduğunu gizler bakan kişiden... Toplum vitrine dönüştüğünde de bütün yaşantılar, yitirilen fırsatlar ve sarf edilen emek bir imajdan ibaret kalır. "
Konu 1980'lerde yaşanılan çelişkili hayatlar, normlar. Yazarın deyişiyle " çeşitli 1980'ler " var yaşadığımız. Nedir 80'leri çeşitli kılan? Seksenlerin ilk yarısı darbenin etkisiyle yasaklı dönem, ikinci yarısı ise ilkine göre kısmen özgürleşmeye yaklaşıldığı dönem.
Bir yandan baskılanan diğer yandan kışkırtılan medya, özel hayat denilen kavramın tanımlanması 80'lerin getirilerinden birkaçı...
Zamana damgasını vurmuş bi döneme dönüp dışardan bi gözle bakıyoruz kitabı okuyunca. 80'lerde doğmuş biri olarak belleğimde kalan hayal meyal anılar canlanıyor. Dönemin Reisicumhuru Özal'ın babacan sıfatı gözlerimin önüne geliyor mesela.
Gürbilek'in yorumuyla 80'lere yeniden bakmak güzeldi, kitabı tavsiye ederim.
Vitrinler, hep bir bolluğa işaret eder. Ama bu bolluğu mümkün kılan, onu var eden, onun için harcanan, o sırada tükenen yer almaz vitrinde. Vitrin, teşhir ettiği malın bir emek ürünü olduğunu gizler bakan kişiden...Toplum vitrine dönüştüğünde de bütün yaşantılar, yitirilen fırsatlar ve sarf edilen emek bir imajdan ibaret kalır.
Sonuçta 80' lerin Türkçeye kazandırdığı en önemli sözcüklerden biriydi özel hayat. İçerdiği bütün çelişkilerle birlikte, özel hayat diye ayrı bir varlık alanının tanımlanması için önce adlandırılması ve onunla ilgili bir kamuoyu oluşması gerekiyordu. 80'lerin gerçekleştirdiği buydu.
Vitrinler, hep bir bolluğa işaret eder. Ama bu bolluğu mümkün kılan, onu vareden, onun için harcanan, o sırada tükenen yer almaz vitrinde. Vitrin, teşhir ettiği malın bir emek ürünü olduğunu gizler bakan kişiden. Nasıl piyasa farklı emek biçimlerini eşitler ve malları soyut bir değişim değerine indirgerse, toplum vitrine dönüştüğünde de bütün yaşantılar, yitirilen fırsatlar ve sarfedilen emek bir imajdan ibaret kalır.
Bastırılmış olan hiçbir zaman bastırıldığı şey olarak, orada öylece keşfedilmeyi bekleyen saf ve sahici bir içerik olarak, gaspedilmiş payını talep eden saf bir yıkıcı enerji olarak geri dönmez. Tersine geri döndüğü yerin ihtiyaçlarıyla şekillenen, başka biçimler altında hep yeniden inşa edilen, yeni kurgulara olduğu kadar politik manevralara ve kışkırtmalara da açık bir şey olarak geri döner. Bu yüzden de geçmişte bastırılmış olan bugün için daima bir mücadele konusudur. Bir başka deyişle bastırılmış olan ne sadece bastırılmıştır ne de tam anlamıyla geri dönmüştür.
İmaj tasarımı, halkla ilişkiler, kimlik tasarımı gibi iş kollarının ortaya çıktığı, bu işlerin düpedüz sektörleştiği bir dönemde bütün bu iç, içlilik, içtenlik vurgusu niye?
Sayfa 114 - Metis Yayınları, Onuncu Basım, Aralık 2020
Bastırıldığında bir kurtuluş vaadi olarak görünebilen arzu, geri dönerken taşıdığı bütün vaatleri terk ettiğinden, kendisini bir arsızlık olarak tüketiyor.*
Sayfa 110 - Metis Yayınları, Onuncu Basım, Aralık 2020
Sosyoloji dersini almaya başlamamla beraber , gerek sosyolojiye giriş kitapları gerekse sosyoloji konusunu barındıran kitap arayışına girdim .
Bir öneri sonucu aldığım
Vitrinde Yaşamak kitabı gerçekten benim beklentilerimi karşıladı diyebilirim . Tabii ki , konu hakkında pek bilgim olmadığından mütevellit bazı bölümleri anlamlandırmak da zorlandım .
Genel olarak 1980'lerin Kültürel İklimi'ni daha iyi anlayabildiğim , bir yandan baskı uygulanırken diğer yandan insanların daha çok özgürleşmesini , konuşmasını vurgulayan bir sistemin hakim olduğu görebilmekteyim .
Yanlış bilginin özellikle vurgulandığı da aynı şekilde net olarak görülebilmekte .
İyi okumalar dilerim ...