Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tarihçe ve Eleştirel Düşünceler

XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları-1

Mehmet Rifat

XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları-1 Gönderileri

XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları-1 kitaplarını, XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları-1 sözleri ve alıntılarını, XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları-1 yazarlarını, XX. Yüzyılda Dilbilim ve Göstergebilim Kuramları-1 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Prag Dil Bilim Çevresi, dilleri bildirişim açısından incelerken tek tek öğeleri değil, öğeler arasındaki ilişkileri göz önünde bulundurur. Her öğeyi bağlı bulunduğu dizge içinde, öbür öğelerle kurduğu karşıtlık ilişkilerine göre değerlendirir (eşsüremli inceleme). Belli bir yapı içindeki olgular, ancak eşsüremli bir incelemeden geçirildikten sonra, bir başka deyişle, her olgunun işlevi eksiksiz olarak betimlendikten sonra tarihsel gelişim ve evrim incelemesine (artsüremli inceleme) geçilebilir.
Sayfa 33 - YKY, 4.baskı. Roman Jacobson, Prag Dil Bilim Çevresi.
“Dil bilimin tek ve gerçek konusu, kendisi içinde ve kendisi için ele alınan dildir.”
Sayfa 25
Reklam
Dil dizgesinin incelenmesi, bu dizgeyi yaratan tarihsel ve toplumsal olguların soyutlanmasını gerektirir. Evrimin dil dizgesini etkilememesi için sınırlı bir zaman dilimi içindeki dil kesiti incelenir. Böylece birbirine karşıt iki dilbilim anlayışı ortaya çıkar: eşsüremli dilbilim (betimleyici dilbilim) / artsüremli dilbilim (tarihsel dilbilim). Eşsüremli dilbilim (Fr. linguistique synchronique) aynı zaman kesiti içinde yer alan ve bir dizge oluşturan dilsel öğeleri inceler. Artsüremli dilbilim (Fr. linguistique diachronique) ise dilin birbirini izleyen aşamalarını, bir başka deyişle tarihsel evrimini inceler.
Sayfa 25
Dilsel gösterge, nedensizdir; çünkü gösterilen (kavram) gösterene (işitim imgesi) saymaca, uzlaşmalı bir biçimde bağlanır; bu bağ, doğal değil toplumsaldır. Gösterge, bireyin özgür gerçekleştirme ediminden değil de, dil dizgesinden kaynaklanan toplumsal ve ruhsal bir kendiliktir. Öte yandan, gösterenin işitselliği zamanın akışı içinde gerçekleşir; bu da göstergenin çizgisel olmasını sağlar. İşte bu özellik, dil diye adlandırılan göstergeler dizgesine, öbür göstergeler dizgesi arasında bir ayrıcalık kazandırır.
Sayfa 25
Ch. S. Peirce'ün, Rudolf Carnap'ın (1891-1970) ve yeni-olgucu akımm etkisinde kalan Ch. W. Morris, "Foundations of the theory of signs" ("Göstergeler Kuramınm Temelleri") [1938] ve Signs, Language and Behaviour (Göstergeler, Dil ive Davranış) [1946] adlı çalışmalarında, bütün göstergelerin genel kuramını 1. sözdizim (İng. syntactics): Göstergelerin birleşim kurallarını, öbür göstergelerle ilişkilerini araştırır, göstergelerin birleşik göstergeler (bildiriler) oluşturmak için nasıl bir araya geldiklerini inceler; 2. anlambilim (İng. semantics): Göstergelerin anlamım, bir başka deyişle gösterge ile belirttiği şey (designatum) arasındaki ilişkiyi inceler; 3. edimbilim (İng. pragmatics): Göstergelerin kaynağını, kullanılışını ve etkilerini davranış çerçevesi içinde ele alır; bir başka deyişle göstergeler ile bunları kullananlar (yani üretenler ve yorumlayanlar) arasındaki ilişkileri inceler. Ch. W. Morris ayrıca üç tür göstergebilim tasarlar: 1. salt (katışıksız) göstergebilim (İng. pure semiotics): Göstergelerden söz etmeyi sağlayan bir üst-dil hazırlar; 2. betimleyici göstergebilim (İng. descriptive semiotics): belirlenmiş göstergeleri inceler; 3. uygulamalı göstergebilim (İng. applied semiotics): Göstergeler bilgisini değişik amaçlarda kullanır. Ch. W. Morris'in göstergeler kuramıyla ilgili yazdan biraraya getirilerek Writings on the General Theory of Signs (Göstergelerin Genel Kuramı Üstüne Yazılar) [1971] başlığıyla yayımlanmıştır.
Sayfa 120
Bu tanım biraz değişmeli, gelişmeli... Böyle olmaz!
İnsanların birbirleriyle anlaşmak için kullandıkları doğal diller (sözgelimi Türkçe), davranışlar, çeşitli jestler (el-kol-baş hareketleri), sağır-dilsiz alfabesi, görüntüler, trafik işaretleri, bir kentin uzamsal düzenlenişi, bir müzik yapıtı, bir resim, bir tiyatro gösterisi, bir film, reklam afişleri, moda, yazınsal yapıtlar, çeşitli bilim dilleri, tutkuların düzeni, bir ülkedeki ulaşım yollarının yapısı, bir mimarlık düzenlemesi, kısacası bildirişim amacı taşısın taşımasın her anlamlı bütün çeşitli birimlerden oluşan bir dizgedir. Gerçekleşme düzlemleri değişik olan bu dizgelerin birimleri de genelde, gösterge olarak adlandırılır. Yine çok genel olarak belirtecek olursak, anlamlı bütünleri, bir başka deyişle gösterge dizgelerini betimlemek, göstergelerin birbirleriyle kurdukları bağıntıları saptamak, anlamların eklemlenerek oluşma.biçimlerini bulmak, göstergeleri ve gösterge dizgelerini sınıflandırmak, ya da insanla insan, insanla doğa arasındaki etkileşimi açıklamak, bu amaçla da bilimkuramsal (epistemolojik), yöntembilimsel (metodolojik) ve betimsel (deskriptif) açıdan tümükapsayıcı, tutarlı ve yalın bir kuram oluşturmak gibi birbirinden farklı birçok araştırma Türkçe'de göstergebilim diye adlandırılan bir bilim dalının alanına girer.
Sayfa 111
Reklam
“Homo sum: humani nihil a me alienum puto” * Terentius * “Ben insanım: İnsanla ilgili hiçbir şey bana yabancı değildir.”
Sayfa 35 - YKYKitabı okudu