Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çinli Bir Ailenin Nesilden Nesile Gerçek Hikayesi

Yaban Kuğuları

Jung Chang

En Eski Yaban Kuğuları Sözleri ve Alıntıları

En Eski Yaban Kuğuları sözleri ve alıntılarını, en eski Yaban Kuğuları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Sadık bir yurttaş imparatoru ikna etmek için kendi ölümünü kullanır,"
Reklam
Annem okulun önünde, donmuş toprak üzerinde oturan açlıktan avurtları birbirine geçmiş bir kadın görmüştü. Kadının yanında on yaşında bir kız vardı. Kızın boynuna geçirilmiş olan yaftanın üzerinde şunlar yazıyordu: " 10 kilo pirinç karşılığı satılık kız."
Mao'nun çelik saplantısına tıpkı diğer saplantilarında olduğu gibi karşı konulmuş değildir. Orneğin tahılı yiyen güvercinlerden hoşlanmazdı. Bu nedenle bütün aileler seferber edilmişti. Evlerin dışında durur ve kuşları ağaçtan uçmaya zorlamak için madeni eşyayı birbirine çarpardık. Böylece kuşlar hep havada kalacaklar ve sonunda yorgunluktan düşüp öleceklerdi. Bugün bile avlumuzdaki büyük ağacın altında biz çocukların ve devlet memurlarının yaptığımız gürültüyü hala hatırlarım.
Chengdu'da yetişkinler için aylık tayın 9 kilo pirince, 50 gram yağa ve bulunabildiği takdirde, 50 gram ete indirilmişti. Bunların dışında hiçbir şey, hatta lahana bile bulunamıyordu. İnsanların çoğunda kötü beslenme nedeniyle deri altında su birikimi demek olan ödemler başlamıştı. Buna tutulan hasta sararır ve şişerdi. Bunun en popüler tedavisi protein bakımından zengin olduğu söylenen chlorella yemekti. Chlorella insan idrarıyla beslendiğinden insanlar tuvalet yerine tükürük hokkaları na işemeye başlamışlardı. Ondan sonra bunların içine chlorella tohumları atıyorlar ve iki gün sonra yeşil balığa benzer bir şey oluşuyor, bunlar idrardan alınıp yıkanıyor ve pirinçle pişiriliyordu. İğrenç şeylerdi ama şişmeyi de önlüyorlardı.
1960'da bir gün Yibin'deki halam Jun-ying'in kapı komşusunun üç yaşındaki kızı kaybolmuştu. Komşu birkaç hafta sonra sokakta kızının elbisesini giymiş bir çocuk gördü. Gidip bakınca kızının olduğunu kanıtlayan işaretleri buldu. Durumu polise haber verdi. Sokakta gördüğü küçük kızın annesiyle babasının rüzgarda kurutulmuş et sattıkları anlaşıldı. Birkaç bebek çalmışlar ve bunları öldürüp tavşan eti diye satmışlardı. Çift idam edildi ve olay kapatıldı, ancak o dönemde bebeklerin öldürülmesinin yaygın olduğu biliniyordu.
Reklam
Kültür Devriminin başlarına kadar işkence yasaktı. Şie şimdi polislere "eski kurallarla bağlı olmadıklarını" bildirdi. "Ben insanların ölesiye dövülmelerinden yana değilim," dedikten sonra şöyle devam etti: "Ama bazıları (Kızıl Muhafızlar) sınıf düşmanlarını öldürecek kadar kendilerinden nefret ediyorlarsa, onları zorla durdurmanız gerekmez." Ülkeyi bir dayak ve işkence dalgası sarmıştı. Ev baskınlarında ailelere yere çömelip Kızıl Muhafızlar önünde secdeye kapanmaları istenirdi; sonra da bunlar Kızıl Muhafızların meşin kemerlerinin bakır takalarıyla dövülürlerdi. Tekmelenirler, başlarının bir yanı tıraş edilir, eşyaları ya parçalanır, ya da yağmalanırdı. Kültür Devrimi Otoritesinin gençleri kışkırttığı Pekin'de durum daha da kötüydü. Kent merkezindeki bazı sinema ve tiyatrolar işkence salonlarına dönüştürülmüştü. Kentin her tarafından kurbanlar sürüklenerek buralara getirilirlerdi. Çevre sokaklar kurbanların çığlıklarıyla çınladığından yayalar buralardan geçmemeye çalışırlardı
Mao'nun yok etme emrinin başlıca hedefleri kitaplardı. Bunlar son birkaç ay içinde yazılmamışlardı ve bu nedenle her sayfalarında Mao'dan söz edilmemekteydi; bazı Kızıl Muhafızlar bunların "zehirli otlar" olduğunu söylüyorlardı. Marksist klasikler ve Stalin, Mao ve Lu Şun'un kitapları dışında kalan bütün eserler Çin'in dört bir yanında yakılmaktaydı. Ülke yazılı mirasının büyük bir kısmını kaybetmişti. Kurtarılan kitaplardan çoğu da daha sonra milletin sobalarında odun niyetine yakıldı.
Ningnan'da olduğu gibi Deyang'da da pek az köylü bir gazetedeki en basit bir makaleyi okuyabilirdi. Çoğu kendi adını bile yazamazdı. Komünistlerin ilk baştaki cahillikle savaş hamleleri sürekli cadı avlarıyla bir kenara itilmişti. Bir zamanlar köyde komün tarafından işletilen bir ilkokulu varmış ama Kültür Devrim'inde çocuklar öğretmene çok hakaret etmişler. Başına bir kova geçirip yüzünü kömür karasıyla boyayıp köy sokaklarında dolaştırmışlar. O günden sonra kimse öğretmenlik yapmaya ikna edilememiş. Köylülerin çoğu okulun eksikliğini hissetmiyorlardı. "Okul ne işe yarar ki?" diyorlardı. "Parasını ödeyip yıllarca okuyorsun, sonunda geçimini yine terinle kazanan bir köylüsün. Kitap okuyorsun diye bir avuç fazladan pirinç vermiyorlar. Zaman ve parayı neden boşuna harcayalım ki? Çalışma puanlarını kazanmaya ne kadar erken başlarsan o kadar iyi." Daha iyi bir geleceğin olmaması ve köylü olarak doğan birinin hemen hemen hiçbir yere gidebilme imkanının olmaması bilgi edinme heyecanını söndürüyordu. Okul yaşına gelmiş çocuklar evde kalıp ailelerine yardım ediyorlar, ya da daha küçük kardeşlerine bakıyorlardı. Kızların okula gitmesi ise köylüler için tam bir zaman kaybıydı. "Nasıl olsa evlenip başkasına ait oluyorlar. Onları okutmak yere su dökmekten farksız," diyorlardı.
Mao köylülere tılsımlı bir tedavi sunuyordu: kitle halinde yetiştirilecek olan "doktorlar": çıplak ayaklı doktorlar. "Onların o kadar uzun bir eğitimden geçmeleri gerekmez. Standartlarını pratikte bulup yükseltebilir," demişti. 26 Haziran 1965'te de sağlık ve eğitim için rehber olacak sözlerini söylemişti: "Ne kadar çok kitap okursanız o kadar aptal olursunuz."
137 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.