“Yalancı Şafak”ta ‘Türkiye’nin kültürel ve siyasal yaşamıyla, dolayısıyla aydınlarla köktenci bir hesaplaşmaya giren’ İleri, bu ilk dönem romanlarında eleştirisini ‘küçük bir obadan toplumsal kesimlere, giderek toplumun tümüne açılan kurmaca bir dünyanın aracılığıyla’ yürütür. İleri’nin romanlarında hikâyelerini ve hikâyelerini anlatmakla ‘solcu küçük burjuvaları açımlamak amacını güttüğünü’ söylediği ‘küçük kent soylu’ bu kişiler başka dikkate göre, ‘hiçbir şeye bağlanamayacak kadar her şeyi iyi bilen küçük burjuva, aydınlar, sanat öğrencisi gençler, toplumla sağlıklı ilişki kuramayan şair, ömrü boyunca sevgiyi aramış ama bir türlü yakalayamamış gönül yorgunu geçkin bakireler, cinselliği netleşmemiş, daha doğrusu sapkın cinsel eğilimler içerisindeki incelik düşkünü erkekler, kadınlar, hayatta aradığını bulamamış sanatçılar’dır.” (Selçuk Erat)