Akademik başarıları ile alanında pek çok güzelliğe imza atan Dr. Halime Güngör, şimdi de yüreklerimize imza atmak için işe koyulmuş…
Kitaplarla tanışma hikayesine çokça değer atfeden bir insan olarak yazarın kitabın ön sözünde eserin doğum hikayesini kaleme alması beni daha ilk sayfadan etkiledi. Hem de öyle hisli, öyle güzel sözcüklerle… “İyi ki yazmış” diye nitelendirdiği bir eseri dile getirirken yüzümdeki tebessümle benim de “iyi ki bu kitap şimdi elimde” dememe vesile oldu.
Okuduğum bu kitap vesilesi ile yazarın akademide olduğu gibi edebiyat alanında da sonsuz başarılar elde edeceğine inancımın tam olduğunu ifade etmeliyim.
Kitap deneme tadında 29 bölümden oluşmakta. Her bir bölüm satır satır okuyucuyu sarıyor ve düşünmeye, hissetmeye sevk ediyor. “Yalnız Değilim” ismi daha kitabı elinize aldığında okuyucuyu düşündürmeye başlıyor. Nerede, ne zaman yalnız değilim? Kime göre yalnız değilim? Ben gerçekten yalnız değil miyim? Bu kitabın satırları arasındayken okuyucu asla yalnız değil. Yazar hissiyatı ve tevazulu anlatımı ile okumanıza eşlik ediyor, satırların ucundan tutmanızı sağlıyor ve hatta kelimelerle sizi sıkı sıkıya sarıyor.
Her bölüm gündelik hayatımıza, ruh durumumuza, zihin karmaşamıza el uzatıyor. Satır aralarında durup düşüncelere dalmamıza “sahi, ben bunu yaşadım ama neden yaşadım?” gibi sorular sormamızın önünü açıyor. Biraz iç muhasebe, biraz çevresel etmenleri gözden geçirme…
Özellikle bir kahve tutkunu olarak yazarın kahve ile ilgili farklı bir pencere açan yazısını okumak çok keyifliydi…
Mutlaka fırsat verilmesi gereken bir eser olduğunu düşünüyorum.
