İlkbaharlar, sonbaharlar, yazlar, kışlar, doğanın birer efsanesiydi. Hükûmet, yasa, aile, din, ahlâk, kısacası her şey, gözümde anlamı olmayan birtakım uydurma şakalardı. Beden bir düş idi. Yaşam bir seraptı. Ancak cahiller bu düş ve seraba aldanırlar, boş yere üzülürler. Gerçek "bir"di, o da "aşk" idi. Aşkı anlamayan, gerçeğe ulaşmış, dış evrenin, hakkın anlamını anlamıştı.