“Yahu,” dedim, “sofi, diyorlar ki, senin şeyh rakı içip, kız oynatıyormuş İstanbulda. Doğru mu acaba?”
Boş atıp dolu tutmuştum. Başını olanca sertliğiyle salladı. Gözleri döndü:
“Herkes söylüyor, zındıklar şeyhe iftira ediyorlar. O içtiği rakı değildir. Gözleri güneşe kapalı olanlar onu göremiyorlar. Şeyh rakı kadehine elini dokundurur dokundurmaz o rakı kevser suyu olur. O kadın cennetten gelmiş huridir. Yoksa şeyh kadına bakar mı?”