Yapayalnız kitaplarını, Yapayalnız sözleri ve alıntılarını, Yapayalnız yazarlarını, Yapayalnız yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir dışlanmışlığın, bir tecridin çizgilerle anlatılmış hüzünlü hikâyesi, çizimler güzel. Derdini anlatmak ve duygu aktarımı noktasında oldukça başarılı.
“Hareketsiz taştan bir gemi, sallanmayan granitten bir gemi, bizi hiçbir yere götürmez. Hiçbir zaman karaya yanaşmaz. Bir fenerin güvertesinde, hiçbir limana ulaşamazsın.”
Ailesi tarafından bir deniz fenerine hapsedilmiş, çirkinliği yüzünden toplumdan dışlanmış bir adamın hikayesi ile geldim sizlere; Yapayalnız.
Adı Yapayalnız koyulmuş bu adama iki gemicinin belli aralıklarla yiyecek gibi ihtiyaçlarını getirmesi ile başlar hikaye. Sonrasında karakterimizin hayatı gösterilir. Hiçkimse ile bir diyaloğu olmamış bu adamın günlerini bir deniz fenerinin içerisinde nasıl yaşayabildiğini izlersiniz. Tek eğlencesi sözlüğü açıp gözlerini kapatıp rastgele seçtiği bir kelimeyi hayal etmek olan bu yalnız adama günün birinde bir soru gelir; "Sizi ne mutlu ederdi?"
Christophe Chaboute tarafından hazırlanan bu grafik romanda diyalog sayısı çok az olmasına rağmen, çizimler bütün hikayeyi sizin yazmanıza sebep oluyor. Hikayenin sonunda ise boğazınızın düğümlenmesine.
“Hareketsiz taştan bir gemi, sallanmayan granitten bir gemi, bizi hiçbir yere götürmez. Hiçbir zaman karaya yanaşmaz. Bir fenerin güvertesinde, hiçbir limana ulaşamazsın.”
Her gün aynı rutin: Gündüz dalgalanan ve hırçınlaşan denizden, kendi gerçekliğine çekmek istediği nesnelerin avıyla başlıyordu. Gece ise engin karanlığın ufku sardığı zamanlarda oynadığı bir oyunu oynuyordu.
Soğuk taşlardan oluşan dünyasının sessizliğini, bir uyarı sesi olan "boom" bozuyordu. Aslında bu sessizliği bozan ses bir oyunun başlangıcıydı. Masasının üzerindeki sözlük kitabını açmanın zamanıydı. Her "Boom" sesinden sonra gözlerini kapatır ve rastgele bir sayfayı açıp, parmağını denk getirdiği kelimeyi okurdu; Aslında bu hayal dünyasının derinliklerine ışık tuttuğu ender zamanlardı. Denizin ortasında bir taştan kulede, yapayalnız bir şekilde yaşayan birinin hayal dünyası ne kadar zengin olabilirdi ki?
Hayal gücümüzün sınırı bildiklerimiz kadardır. Yaşamdaki en mühim esas hayal gücümüzü zenginleştirmektir.
Zihindeki tohumların sebebi fikirlerdir; ancak bu filizlenen tohumların büyümesi için hayal gücü gereklidir.
Yapayalnız sonunda fark edilir. Bir yolcu sonunda onunla empati kurar. Yolcunun dünyası da bir zamanlar aynı Yapayalnız gibi soğuk taşlardan oluşmuştu. Yolcununda bir zamanlar evi Karanlık ve hüzünlüydü. Kitabın ve aynı zamanda Yapayalnız karakterimizin kırılma anı o yolcu sayesinde yaşanmıştı. Tek bir soru yetmişti engin karanlığı tanımlamaya. Gelen cevap ise aydınlığa doğru uzanan bir yolculuğun başlangıcıydı.
O soru tufanın başlangıcıydı, zihinsel bir hapishaneden kurtuluştu. Soru çok basitti, oldukça basit;
" Sizi ne mutlu ederdi?"