Edimsel bir söz verme boyutu içermeyen hiçbir dil yoktur; ağzımı açtığım an söz veriyorumdur. "Doğruluğa inanmıyorum" gibi şeyler söylesem bile, ağzımı açtığım an bir "inan bana" yürürlüktedir. Yalan söylediğim zaman bile, belki de özellikle yalan söylediğim zaman, devreye bir "inan bana" girer. Ve bu "sana söz veriyorum ki doğruyu söylüyorum" mesihçi bir aprioridir; tutulmasa bile, tutulamayacağı bilinse bile cereyan eden bir söz vermedir ve söz verme olduğu için de mesihçidir.