🅨🅐🅡🅐🅛🅘
Büyürken ailesinin ilgi ,sevgi, alaka gormeyen, taht sırasında bulunan abisi ve arkadaşları tarafından da türlü zorbalıklara maruz kalan Tristan, içinde büyüttüğü kin ve nefret ile bir gün o tahta oturmaya ant içer. Büyüdükçe konuşma ve kişileri manipule etme yeteneğini geliştirir ve sessiz sessiz, kendisine ezilen ve hor görülen halktan yandaş toplamaya başlar. Abisinin taç giyme zamanı yaklaştıkça herkesin korktuğu gizli bir fısıltı halini alır. Asi kral geliyor. Yıllarca içinde biriktirdiği öfke ile taç arasında artık tek bir şey bulunuyor. Leydi Sara..
Yeni kralla evlenip kraliçe olmak umuduyla saraya getirilen Sara, aslında ölen babasının intikamını almak için fırsat kollamaktadir. Kralla görülecek bir hesabı vardır ve bunun için güven kazanması gerekir ama en olmadık anlarda karşısına çıkan Veliaht prens Tristan ile düşünceleri farklı yola çarpılır.
Sevgiyi ve değer vermeyi keşfettiklerinde ikilimizin yaşadığı aşk, okuyucuların ayaklarını yerden kesecek cinsten. Yaralı diye adledilen prensimizin yillar sonra bir şeyi ilk defa çok istemesi ve bunun da abisi için sarayda bulunması ile yaşadığı çelişkiyle başlayan ilgi ve alaka okadar güzel bir şeye dönüşüyor ki.
Son anına kadar keyifle okuyup, Tristin için yer yer üzülüp hüzünlendim ama Sara gibi bir aşkı bulup mutlu olma fırsatını ayaklarına serdigi içinde ayrı bir keyif aldım. İyi ki, iyi ki okudum. Hele bazı sahneler var ki spoi vermemek için zor duruyorum ama bir diz çöküş ancak bu kadar güzel olabilirdi dedirtti bana.
Okuyun okutun, ısrarla da okutun. Diyeceğim bu kadar
