Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaşadıklarım ve Düşlediklerim

Gülten Dayıoğlu

Yaşadıklarım ve Düşlediklerim Sözleri ve Alıntıları

Yaşadıklarım ve Düşlediklerim sözleri ve alıntılarını, Yaşadıklarım ve Düşlediklerim kitap alıntılarını, Yaşadıklarım ve Düşlediklerim en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aslında, her yazarın zihninde, belleğinde, gönlünde, hayallerinde yazılmaya değer pek çok olay, türlü insan tipleri ve çarpıcı kurgular her zaman vardır. Ancak, bunların kitap haline gelmesi için bir yerlerden tetiklenmesi gerekiyor. En azından, benim için öyle oluyor.
Onu diğer çocuk edebiyatı yazarlarından farklı kılan yönü
Sözlük benim için mutfaktaki yağ, tuz, ekmek gibi olmazsa olmazlarımdan. Bu durumumun nedenini irdeledim. Çocukluğumda annemden, Ege ağzıyla söylenmiş pek çok sözcük öğrendim. Yazarken sıklıkla bu sözler akıyor dilime. Bu sözcükleri kullanmayı çok seviyorum. Çünkü anlatıma renk katıyor.
Sayfa 171Kitabı okudu
Reklam
Ece aşağı Ece yukarı:)
Yeni eve yerleştikten sonra romanı coşku içinde yazmaya başladım. Evi yenilememiz yetmiyor gibi bir de bana yeni daktilo alındı. Bu daktilo yeni çıkan elektronik daktilolardandı. Öylesine sevmiştim ki!... Daktiloma Ece adını koydum. Bunun nedenini bilmiyorum. İçimden öyle geldi. Büyük harflerle ECE yazıp daktilomun alnına yapıştırdım. Dünya Çocukların Olsa' yı yazarken edindiğim bu Ece takıntısı, bana neler kazandırdı bir bilseniz! O romanı bitirince Ölümsüz Ece adında bir çocuk romanı yazdım. Sonra Ece ile Yüce adında her sayfası resimli, yirmi kitaplık bir çocuk kitabı dizisi yazdım. 1991'de ilk torunumuz dünyaya geldi. Oğlumla gelinim benim Ece adına olan tutkum nedeniyle ilk göz ağrımız olan minik kıza Ece adını vermişler. Daha ne olsun değil mi?
Ben de böyle satırları okurken sık sık ağlarım
"Komutanım, ben de askerim. Ve yeri geldikçe kana kana ağlıyorum. Asker ağlamaz sözü yanlış. Sıcak bir yüreğe sahip olan herkes, acı karşısında ağlar. Askerin yüreği de sıcaktır. O da ağlama hakkına sahiptir."
Yolu kimlerle kesişmemiş ki
Arayış içinde çırpındığım zor günlerde, bana yol yordam gösteren aydın kişilerden biri de Milliyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni, rahmetli Abdi İpekçi'ydi. 1966 yılında, Cumhuriyet gazetesi yönetiminde gerçekleşen değişiklik nedeniyle oradan ayrılıp Milliyet'in kapısını çalmıştım. Oraya kabul edilmiştim ama gazetecilik mesleğindeki sığlığım, deneyimsizliğim kısa sürede ortaya çıktı. Buna karşın bana, "Sen git," demediler. Özellikle Abdi İpekçi adeta bana hocalık yaptı. Düşünce yazılarımı okur, acımasızca eleştirir, neyi nasıl yazmam gerektiğini anlatırdı. Çünkü kendisi o sıralar, basın yayın yüksek okulunda da hocaydı. Bir bakıma, benim gibilere alışkındı.
Reklam
Bu coğrafyada kadın olmak her daim zordur
Öğretmen olarak, Cumhuriyet gazetesinde yazı yazabilmek için Milli Eğitim Müdürlüğü'nden izin almam gerekiyordu. Ne acı değil mi öğretmenliğe başlayabilmek için de (kadın olduğum için) eşimden izin almam gerekmişti. (1961-62) Milli Eğitim'den izin çıkınca hemen Çocuk Edebiyatı ve eğitim öğretim sorunlarıyla ilgili yazılar yazmaya başladım.
Kişisel gelişimine gösterdiği özen takdir edilesi
Öğretmenliğe başladığım yıllarda, kişisel ve kültürel anlamda gelişmem, açıklarımı kapamam gerektiği bilincine erişmiştim. Bu bilinçle, sürücü belgesi edinme kursuyla, hızlı okuma tekniklerini öğrenme kursuna katıldım. Lisede yabancı dil derslerinde Fransızca öğrenmiştik. Ek dil dersi ise İngilizce idi. Ders saatleri az olduğundan, İngilizcem pek yetersiz kalmıştı. Kendimi geliştirme çabalarım sürerken, İngilizcemi de ilerletmek istedim. Bu amaçla iki yılı İstanbul'da, bir ayı da İngiltere'deki bir dil okulunda, yoğunlaştırılmış dil kurslarına katılarak İngilizcemi olabildiğince geliştirdim.
Ah, şahane!
Ev oturmalarında bile bit kırma işi yapılırdı. Kimse de bu durumu yadırgamazdı. Bitin yumurtalarına sirke, yumurtadan yeni çıkmış yavrularına yavşak denirdi. Bit, pire, yavşak halk dilini bile etkilemişti.Öyle ki bu sözcüklerden deyimler, atasözleri bile üretilmişti. Örneğin sonradan zengin olan birine "Biti kanlandı," denirdi. Saygısız, görgüsüz, yakışıksız davranan insanlar da şu sözlerle betimlenirdi: "Yavşak büyüdü, bit oldu. Enik büyüdü, it oldu."
Sayfa 100Kitabı okudu
Dile kolay 6 kıtayı gezmiş
Dünyayı gezerken nice zenginleştiğime de değinmeden edemeyeceğim. Gerçekten romanlarım kısıtlı bir yerde değil çoğunlukla dünyanın dört bir yanında geçiyor. Mekân zenginliğinin yanında gezdiğim ülkelerin, gördüğüm ulusların kültürel zenginliklerini de eserlerime yediriyorum. Bu çabamın okurlarımda genel kültür temeli oluşturmaya katkı sağlayacağına inanıyorum.
Reklam
Üslûbunu ne de güzel özetlemiş
Ece ile Yüce, anaokulları bir yana ilkokul birinci sınıf öğrencileri, öğretmenler ve veliler tarafından da benimsendi. Çocukların yaş düzeyine uygun tümceler, duru bir Türkçe, çocuk gerçekliğine uygun ve özgün konular, akıcı anlatım öğretmen ve velilere güven veriyordu.
Sayfa 290Kitabı okudu
Bir yazar, dünyada olup biten her şeyden etkilenir. Olumlu olumsuz, hiçbir olaydan soyutlanamaz.
ANNEM ÖLDÜ (1967)
Annem elli beş yaşında, yedi yıldan beri savaştığı kansere yenik düştü. O gidince fırtınadan evimin çatısı uçmuş gibi oldum. Öylesine bir boşluğa düştüm ki. Zorlu yaşam savaşında, omuz omuza savaşan iki nefer gibiydik. Bir yanım bomboş kaldı.
Onca bilim kurgu eseri yazan bir yazarın masum isteği
Olanak bulsam bu yaşımda, ölmek pahasına da olsa uzay yolculuklarına katılırım. Okurlarımdan biri, günün birinde bu gezilere katılma olanağı bulursa, lütfen orada beni anımsasın. Bu bile bana yeter.
Sayfa 103Kitabı okudu
Artık Vedalaşıyoruz. Sözün özü pek hoş bir kadın Gülten Dayıoğlu
Elbette düzenli kitap okuyorum. Ancak bununla yetinmiyorum. Başka okumalarım da var. Örneğin çevreyi, doğayı, dünyayı, insanları hatta evreni de sürekli kitap gibi okuyorum. Ayrıca çevreme görerek bakma, yaşamı farkındalık süzgecinden geçirerek algılama çabası içindeyim.
Sayfa 318Kitabı okudu
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.