Yaşayan Felsefe

Ömer Bozkurt

Yaşayan Felsefe Sözleri ve Alıntıları

Yaşayan Felsefe sözleri ve alıntılarını, Yaşayan Felsefe kitap alıntılarını, Yaşayan Felsefe en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hekim midesi ağrıyanı iyıleştirebilir ama filozof ruhu acıyanı sağaltamaz, en fazla ona felsefeyle nasıl ilgilenmesi gerektiği konusunda önerilerde bulunur. Nasıl ki örnek olmanın dışında bir kimse, bir başkasını ahlaklı yapamazsa, bunun gibi filozof da ruh acısı çeken birinin acısını dindiremez. Kişi kendi başının çaresine kendisi bakmalıdır. Psikiyatr veya psikolog, ruhsal sorunları olanlara yardımcı olabilir. Bunun gibi müzik dinlemek veya müzik yapmak ya da herhangi bir sanat dalı ıle uğraşmak da psikolojik anlamda ruhsal acıların sağaltımına ıyi gelebılır. Oysa felsefeden sağaltımı beklenen ruhsal acılar psikolojik değil fakat varoluşsaldır. Felsefe, psikolojik anlamda ruhsal acılara iyi gelmekten çok belki de tersi bir rol oynar. Bunun örneklerini çevremizde görüyoruz. Psikolojik sorunları olan kimi gençler, felsefeye ilgi duyuyor, iyileşmek bir yana daha da beter oluyor hatta bu durum bazen intihara bile varıyor.
Sayfa 23 - Ömer Naci SoykanKitabı okudu
Bergson beyni, hayata ve eyleme yönelebilmemiz için yaşamsal önemde bir organ olarak betimler. Dış dünya ile anlamlı bir ilişki kurmamız, eylemlerimizin isabetliliğiyle yani çevreye ve koşullara uygunluğu ile doğrudan ilintilidir. Öyleyse eylem ve etkinliklerimizin başansı, dünya ile kuracağımız sağlıklı iletişim ve ilişkide yatmakta bunu da insan bedeninde beyin düzenlemektedir. Bergson'un ifadesiyle söyleyecek olursak “Beynin genel rolü ve biricik görevi, ruhun harekete dönüşebilecek kısımlarına yol vermek yani ruhu eylem ve etkinlik alanına koymaya aracı olmaktır. Bu sebepten daima pratik ve yararlı amaçlar kollayan beyin, kendi eylemlerini etkili kılmak için ruhu da çoğunlukla kendi bakış açıda hapsetmek ister.” Görülüyor ki Bergson, ruh ve beyin arada tamamen mahiyet farkı görüyor ve onlara aynı ayn işlevler kluyor.
Levent BayraktarKitabı okudu
Reklam
Bağlanma, iman, umut, aşk gibi erdemler insan olmanın ön koşullarıdır. Bu da insana evrensellik kapılarını açar. İnsana evrenselliği yakalama imkânı veren ruh, onun faydasız bir ihtiras olmasını da engeller. Böyle bir ahlak, kaygı, tedirginlik, suçluluk gibi duyguları ve acı çekmeyi, yalnızlığı bertaraf eder ve umut, güven, sadakat gibi duyguları ön plana çıkarır. Bu anlayışa göre insan artık yalnız değildir.
Fulya BayraktarKitabı okudu
“Ben kendi varlığımla ne kadar derinden bir ünsiyet kurarsam başkalarıyla da o kadar derin bir bağlantıya girerim. Ya da bunun tam tersi. Yani başkasına karşı ne kadar derin bir bağlanma hali yaşarsam, kendi varlığımı da o derece derinden kurarım.”
Sayfa 52 - Fulya BayraktarKitabı okudu
Modern dinsizliğin ilkesi şu ölçüde(maxime) toplanır: "Her şey bu hayattan ibarettir."48
Murtaza KorlaelçiKitabı okudu
Gabriel Marcel, teknolojinin ve sahip olma arzusunun önceliğinin, neredeyse mutlak olduğu modem dünyada, insanın giderek itibar ve değer kaybettiğini, bu kaybın 'ontolojik bir anlam kayıp'ı olduğunu ifade eder. Bilimin ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte, dünyayı değiştirebilme gücüne sahip olan insanoğlu, bu gücüne rağmen hatta bu güç dolayısı ile evrende kaybolmuştur. Bu kayboluş, insanla birlikte, varlığın da anlamının kayboluşudur zira modem dünyada yalnızca bedeniyle ve fonksiyonuyla anlam kazanan insan için, insan tecrübesinin ontolojik değeri ve aşkınlığın gerekliliği kaybolmaktadır. İnsan, teknolojinin kendisine sunduklarını, sahip olunanlar alanında herhangi bir şey olarak bırakmamış ve yararlılıklarından dolayı onları kaybetme korkusu ile birlikte, onlara ve daha fazlasına sahip olma tutkusu geliştirmiştir. Dolayısıyla teknoloji, insanın yaşamını kolaylaştıran bir araç olmaktan çıkmış ve yaşamın hedefi, amacı hâline gelmiştir.
Fulya BayraktarKitabı okudu
Reklam
23 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.