Ne tuhaf diye geçirdi aklından, “ Bana öyle geliyor ki insanlığın yarısı bu dünyada yaşamak için bulunuyor, öteki yarısı ise başkalarının yaşamına hizmet etmek için.”
Hep bekleyerek yaşıyordu, sabırsızdı, beyninden gelecek bir şeyi, sanatı; dışarıdan gelecek bir şeyi, talihi, başarıyı bekliyordu; tükenmez enerji yaşını çoktan geride bırakmamıştı sanki.
İnsanların yaşamlarının ancak şöhret, güzellik ya da en azından zenginlikle değer kazanacağını; bu niteliklere sahip olmadıkça insanın, başkalarının yaşamında yüke dönüşeceğini ve böyle yaşamaktansa hiç yaşamamanın daha iyi olacağını düşünürdü. Öyleyse ne demeye yaşıyordu bu kızcağız? Hiç kuşkusuz Tabiat Ana'nın bir hatasıydı.
Hep bir şeyler olacak diye bekleyerek yaşıyordu; sabırsızdı; beyninden gelecek bir şeyi, sanatı veya dışarıdan gelecek bir şeyi, talihi, başarıyı bekliyordu sanki o, tükenmeyen enerji yaşlarını çoktan geride bırakmamış gibi.