Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yaşlılık Günlüğü

Salâh Birsel

En Yeni Yaşlılık Günlüğü Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Yaşlılık Günlüğü sözleri ve alıntılarını, en yeni Yaşlılık Günlüğü kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yaşayanlar her zaman haklı, ölenler her zaman haksız.
Dünya işleri bilimlerin en avurlusudur. İnsanoğlu vartalara düşmeden, avara kasnak dönmeden Hanyayı, Konyayı anlayamaz. Yani dünya bilgini olamaz.
Sayfa 225 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ben mutlulukla ilgilenmiyorum. Anlamı olan şeylerle ilgileniyorum.
Bir yerde karmanyolacı Nazilerden Prof. Alexander Siletsky (Stanley Ridges) Polonyalı yurtseverlerden tiyatro oyuncusu Maria Tura'ya (Carole Lombard) şöyle der: "Naziler, insanlar için mutlu bir dünya yaratmak istiyorlar." Carole Lombard'ın karşılığı işe şudur: "Ya insanlar mutlu olmak istemiyorlarsa?" Mutluluk idrar yolları antiseptiği Helmitol ya da kesin so- nuçlu Aspirin değildir. Birine mutluluk veren şey bir başkası- na vermeyebilir. Öte yandan, kalabalıklar mutluluk duydukları şeylere, bir süre sonra arka çevirebilirler. Bencesi, en yararlı mutluluk insanlara birtakım reçeteler uygulamak değil, onları baskısız, işkencesiz bir yaşama bırakmak, başlarına hiçbir biçimde tebelleş olmamaktır. Amerika'daki Karaların yaşama haklarını savunan Richard Wright'a bir kadın, "Pekiyi, sizin bu düşünceleriniz insanları mutlu kılacak mı?" diye sorduğunda ünlü yazar ona şu karşılığı yapıştırmıştır: "Yavrum ben mutlulukla ilgilenmiyorum. Anlamı olan şey- lerle ilgileniyorum."
Sayfa 221 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Şimdiler evlerde tükenmez yok. Demokrat Parti imamları camilerde tükenmezin içki olduğu üzerine söylevler çektiler. Artık kimse tükenmeze yaklaşmayı göze alamıyor."
Sayfa 199 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Bilmemek insana hiçbir acı vermez.
TV'de Roman Polanski'nin dört dörtlük bir filmi: Çin Mahallesi (Chinatown). Cinayetler, ayak oyunları, markacılık, muslukçuluk birbirini izliyor. En son cinayet de Chinatown için saklanmış. Cinayet kotarılıp pişirildikten sonra, yani katiller kollarını sallayarak cinayet yerinden uzaklaşırken bir oyuncu şöyle diyor: "Burası Çin Mahallesi." Anladığım kadarıyla Polanski bu sözle Çin Mahallesi'nde, dolayısıyla tüm şehirde, dolayısıyla da tüm Amerika'da güven- lik işlerinin pek yufka olduğuna işaret çakmak istiyor. Faye Dunaway'le birlikte boşrol kesen Jack Nicholson'un da filmin bir yerinde şöyle bir sözü var: "Bilmemek insana hiçbir acı vermez." Ben bu söze bir iki yıl önce okuduğum Amerikalı zenci yazar Chester Himes'ın Bir İlkelin Sonu (End of a Primitive) adlı romanın- da da -noktasına, virgülüne değin- raslamıştım. Chester Himes romanını 1955'te yazmış, Polanski'nin kurdelası ise 1974 yapımı.
Sayfa 193 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Günlükler nasıl yazılır?
Günlüklerinizi nasıl yazıyorsunuz?" "O gün başımdan ne geçmişse eve geldiğimde ya da ertesi gün hemen defterime geçiriyorum. Daha sonraki günlerde unut- tuğum ayrıntılar belleğimde canlanırsa onları da ekliyorum. Böylece birkaç saat içinde, olup biten olayları birkaç gün içinde parça parça yazıyorum. Sonradan bunları temize çekerken de Viz vız türünden bulduğum şeyleri çıkarıp atıyorum.
Sayfa 190 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Reklam
1954 Şubat'ında İstanbul Ansiklopedisi yazarı Reşat Ekrem Koçu da Boğaz'ın baştanbaşa donduğunu söyleyen tarihçilerin yüzüne kir düşürecek bir laf eder ki bu kadar olur: "Tarih kaynaklarımıza geçmiş olan Boğaziçi'nin donması olayı böyle bir buz istilasından başka bir şey değildir. Şiddetli kışların etkisi altında yanılgıya düşen tarihçinin kalemiyle bir buz akını Boğaz'ın donması biçimine çevrilmiştir." Doğrusu, tarihçi Herodotes bu sözlerden çok utanmış olmalıdır. Çünkü Hazretin, Karadeniz'in zaman zaman buzlarla kaplandığını, insanların üstünde promenad ettiklerini belirten sözleri vardır. Utanma işinde kuşkusuz Latin şairi Ovidius da ondan aşağı kalmamıştır. O da Karadeniz'in bir bölüğünün (Tuna nehrinin denize döküldüğü yerler) 7-16 yıllarında üç kez donduğunu yazmış bir mendeburdur
Sayfa 176 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Günlük yayınlanmak için mi tutulur, yoksa yayınlanmamak için mi? Bir süre bunun üzerinde de laf ürettikBu arada kimi- lerine günlük yazmanın, günlük tutmanın daha kolay geldiğini, öyküden, şiirden kesilenlerin günlüğe el attığını noktaladık
Sayfa 159 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Rafine Okuma
Ben insanların gençliklerinde her kitaba deli dana gibi saldır- malarını isterim. Uzun bir deneyden, yani yaşlılığın ele geçirilmesinden sonra, istenilirse kitap orucuna geçilebilir. Belli kitaplar arasında fırdolayı gezinmek, bir okuduğunu bir daha okumak insanları, bildiğini daha iyi bilmeye götürebilir
Sayfa 156 - Sel yayınlarıKitabı okudu
Günlük ve günce
22 Temmuz "Hançerova" adlı denememi yazarken Alain Fournier'nin Adsız Köşk'ünü (Nurullah Ataç çevirisi) yeniden okudum. Ataç, günlük karşılığında kimi zaman hâtıra defteri, kimi za- man da ruzname kullanmış. 1943 yılıdır bu. Ataç öztürkçe yazıp çizmeye yeni yeni soyunuyordur. Günlük terimine (Frenkçesi: Journal) ilk sıvanan Falih Rıfkı Atay'dır (1947). Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmış küçük bir gezi yazısıdır bu. Atay, aynı yıllarda yine Journal karşılığı olmak üzere gündelik sözcüğüne el atar. Ben 1949 yılında ilk günlüklerimi yayınlamaya başladığım vakit (Beş Sanat dergisi) günlük'ü yeğledim. 1955 yılında ilk günlük kitabım da, Yeditepe Yayınları arasında, Günlük adıyla yer aldı. Ataç ise 1953'lerde günlük yazmaya başlayınca (Pazar Pos- tası) günce terimini seçti. Oysa daha önce bir yazısında günce'yi gazete karşılığında sürmüştü piyasaya. Bir gün de ortak dostumuz Prof. Macit Gökberk'e -ki üniver- sitede bana öğretmenlik de etmiştir, der ki: Ben journal için günce diyorum. Salâh neden günlük diyor?" Ben 49'dan beri bu işi sürdürdüğümü söyledim. Ama ne Ataç günce'sinden, ne de ben günlük'ümden vazgeçtik.
Sayfa 118 - Sel yayınlarıKitabı okudu
243 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.