Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yedikıta Dergisi - Sayı 135 (Kasım 2019)

Yedikıta Dergisi

Yedikıta Dergisi - Sayı 135 (Kasım 2019) Sözleri ve Alıntıları

Yedikıta Dergisi - Sayı 135 (Kasım 2019) sözleri ve alıntılarını, Yedikıta Dergisi - Sayı 135 (Kasım 2019) kitap alıntılarını, Yedikıta Dergisi - Sayı 135 (Kasım 2019) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Belki de sorun bizdeydi. Etrafımızda cereyan eden bunca hadisenin hikmetine mânâ verememek, olsa olsa bizim acziyetimiz olur. Kim bilir, Cenab-ı Hakk'ın bu sessiz kulları (hayvanlar) dile gelse, bize ne hikâyeler anlatır, ne nasihatler verirdi...
Ârif-i nefs olmayınca kimse bulmaz Hakk'a yol. (Nefsini bilmeyen, Hakk'a yol bulamaz.) Halilî
Reklam
Yavuz Sultan Selim'in Şah İsmail'e mektubu.
Ey fikri bozuk Acem İsmail, Allah seni ıslah eylesin. Bu mektubum sana ulaşınca dikkatle dinleyesin. Malumun ola ki, İslam'ın perdesini yırtarak, Seyyidü'l-Enâm Aleyhisselam Hazretleri'nin sünnetini yıkmaya çalıştığın haberlerini alıyorum. Fitne ve fesadınla birleştirdiğin kılıcını kırmak ve kıyamete kadar ortadan kaldırmak, bize vacip olmuştur. Bu hususta ulemanın önde gelenleri -Allah sayılarını kıyamete kadar artırsın- fetva vermişlerdir...
Hakikate gözlerini kapatarak anlatılan tarih; âmânın şekilleri, renkleri, suretleri tarifi gibidir ki; beyhudedir...
Cemalettin Afgani
Faaliyetlerini ve münasebetlerini daima gizlilik içerisinde yürüten Afgâni'nin temel vasfı, ikiyüzlü kişiliğe sahip olmaktan da öte, çok yüzlü kişiliğidir. Bu yüzden hayati boyunca herhangi bir mekânda istikrarlı olarak ikameti gerçekleşmemiştir. Takıyyeyi çok iyi uygulamış, gerçek inancını gizlemiştir. Bu yüzden, fikirlerinde zaman zaman farklılıklar ve zıtlıklar görülür.
“Osmanlı’nın Boğaziçi’ne verdiği değeri, kıyıda inci taneleri gibi dizilen sahilsaray, camii ve yalılardan anlayabiliriz.”
Sayfa 66
Reklam
Çok yüzlü kişilik;
Faaliyetlerini ve münasebetlerini daima gizlilik içerisinde yürüten Afgânî'nin temel vasfı, ikiyüzlü kişiliğe sahip olmaktan öte, çok yüzlü kişiliğidir. Bu yüzden hayatı boyunca herhangi bir mekanda istikrarlı olarak ikameti gerçekleşmemiştir. Takıyyeyi çok iyi uygulamış, gerçek inancını gizlemiştir. Bu yüzden, fikirlerinde zaman zaman farklılıklar ve zıtlıklar görülür. Sünnîlerin çoğunlukta olduğu bölgelerdeki halkın hayatlarını tenkit ederek onları hakir görmüştür. Sık sık şiî-sünnî iş birliğini gündeme getirerek savunmuş, buna mukabil Şiî çevrelerinde böyle bir durumdan bahsetmemiştir. Bununla beraber dört hak Sünnî mezhep mensupları arasında düşmanlık bulunmadığı halde, böyle bir kavga varmış gibi zaman zaman mezheplerin birleşmesi gerektiğini savunduğu gibi, Necd'deki Vehhabî hareketini desteklemiştir.
C. Afgânî, asırlardan beri süregelen haçlı zihniyetinin bir üründür. Ve bizlere, "Hızsız içeriden olursa, kapıya kilit dayanmaz!'' sözünü hatırlatır. O, kaleyi içten ele geçirmek için son derece iyi seçilmiş bir maşadır. Hakkındaki bilgilerin çoğunun, her daim yanında olan Batılı ajanların raporlarından öğrenilmesi, tesadüf olmasa gerektir.
İsmiyle na-müsemma Muhammed Cemalettin, ülkemizde daha çok Cemalettin Afgan olarak bilinir. Halbuki o, İran doğumludur ve şii medreselerinde tahsil görmüştür. Asıl dikkat çekici nokta; onun, peygamberliği ve hatta yaratıcıyı inkara varan fikirleri sebebiyle İstanbul’dan kovulması fakat aynı düşünceyle Kahire’de yahudi mahallesinde kendine bir dayanak bulup Muhammet Abduh ve Reşit Rıza gibilerini yetiştirmesidir. Üstelik burada ki birtakım masonik faaliyetleri de delillerle sabittir.
Eski İran imparatorlarına “KİSRA”, Çin imparatorlarına “FAĞFUR”, Japonya imparatorlarına “MİKADO”, Mısır imparatorlarına “FİRAVUN”, Habeşistan büyük krallarına “NECAŞİ”, Yemen hükümdarlarına “TÜBBA”, Almanya imparatorlarına “KAYSER”, Rusya imparatorlarına “ÇAR”, Türk hükümdarlarına “KAĞAN” ve “HAKAN” dendiğini...
Reklam
Belki de sorun bizdeydi. Etrafımızda cereyan eden bunca hadisenin hikmetine mânâ verememek, olsa olsa bizim acziyetimiz olur. Kim bilir, Cenab-ı Hakk'ın bu sessiz kulları (hayvanlar) dile gelse, bize ne hikâyeler anlatır, ne nasihatler verirdi...
“Şah İsmail ki, İran’da kan dökerek Ehl-i Sünnet’i yasaklamış, Sünnî olan annesi Halîme Begim’i bile öldürtmüştü.”
Sayfa 37
“Günümüz Konya mutfağını, Selçuklu’dan kalan miras olarak değerlendirmek pek yanlış olmaz.”
“Afgânî’nin önde gelen izleyicilerinden ve reformistler arasında ilk ismi geçenlerden M. Abduh, İngilizlerin Mısır’ı işgalinden sonra 1888’den 1905’te ölümüne kadar, Mısır müftüsü olarak vazife yapmıştır. Bu zaman zarfında, daha önce hocası Afgânî’nin, Allah’a İnanmadığı için kovulduğu Ezher kadrosunun büyük kısmını masonlaştırmıştır.”
Sayfa 26
Tasavvufu, maneviyatı inkar ederek, Ehli Sünnet vel Cemaat akidesine muhalif olarak ecdad anlaşılamaz ve anlatılamaz.
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.