Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

2020 Aralık

Yedikıta Dergisi - Sayı 148

Yedikıta Dergisi

Yedikıta Dergisi - Sayı 148 Sözleri ve Alıntıları

Yedikıta Dergisi - Sayı 148 sözleri ve alıntılarını, Yedikıta Dergisi - Sayı 148 kitap alıntılarını, Yedikıta Dergisi - Sayı 148 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Alaturka Saat
Alaturka saat, Türk toplumunun yüzyıllar boyu kullandığı, kendini, işlerini, hayatının tüm düzenini ona göre ayarladığı bir zaman düzenidir. Alaturka saatte, Güneş'in konumu esastır, Güneş'in batma anı, boylamlara göre her yerde değiştiğinden alaturka saat şehirden şehire değişir. Mevsimlere göre gün uzayıp kısaldıkça ezan saati yine değişir.
Şule Gürbüz
Ey gönül bir derde düş kim anda dermân gizlidir Gel karış bir katreye kim anda ummân gizlidir Terk edüp cân u cihânı giy ferâgat cübbesin Bu feragat cübbesinde sırr-ı sultan gizlidir
Eşrefoğlu Rumi hz.
Reklam
Osmanlıların tarih sahnesinden çekilmesinden sonra ise bıraktığı topraklarda; Avrupa'da 17, Asya'da 19, Afrika'da 15 devler ortaya çıkmıştır. Ancak Osmanlı'nın, bir vali ile idare ettiği bu yerlerde, geçmiş zamanların huzuru tam olarak sağlanamamıştır.
Sayfa 43
Şu bir gerçek ki kabre konulduğunda, zaman da durur ölen için. Halbuki insan, daha doğumunda adeta zamanla yarışa girmiş değil miydi?
Sayfa 22
Hakikaten öyle..
Vücudu gör ki heman aylı günlü sâatdir Dakika fevt itmez subh u mesâ yürütür Nazir İbrahim (Vücut sanki takvimi de olan bir saattir, hikmet-i Ilahî sabah akşam bir dakika şaşmadan bu saati yürütür.)
Reklam
Çok iyi
Bitince zencir-i saat durur rik'a demez tık tık An-ı ömrün hitâminda ruha denir heman çık çık Alıp ibret bu saatten muaddel ol umurunda Ki yarın rûz-ı mahserde fayda vermez demek hık mık
Dilâ mağrur olup verme gönül bu dâr-ı dünyaya Hakîkatle nazar kılsan hemân bir iki sâatdir
Kanuni
Tarihçi ve nazır Ahmed Cevdet Paşa talebeyken medresede yatıp kalkarmış. Kabiliyetli ve çalışkan bir genç olduğu için Seyhülislâm Arif Hikmet, kendisini memur yapmak istemiş. Fakat Cevdet Paşa, bu teklifi kabul etmeyip medresede kalmak istemiş. Bunun üzerine şeyhülislâm şöyle konuşmuş: "Canım, sen hele şu memurluğu al da yine burada kal. Ne zaman istersen ayrılabilirsin. Hem o zaman sana bir emekli maaşı da verirler.” Cevdet Paşa gülerek "Bu hilebaz dünya, güzeller gibi peşinden koşana naz eder, kendinden kaçanı da kovalar." manasındaki șu beyti söylemiş: Hubân-ı bi vefâ gibi dehr-i desise-bâz Nâz ehline niyâz eyler, ehli niyâz'a nâz
...Alaturka saat ise Müslüman toplumlarındaki hicrî takvim gibi zaman ölçümünün esasını, ibadet saatlerinin önemini öne alarak, daha önemlisi hayatın zaten bizzat ibadet saatlerine göre ayarlanması gerektiği düşüncesi ile Osmanlı zamanında kullanılmıştır. Bu saat düzeni, akşam ezanı olması ile günün bitmesi yeni günün başlaması, sabah ezanı vakti de mümkün mertebe uyanık olmak hâli gibi sade, alengirsiz bir hayat yaşamayı öngörür. Şimdi olandan daha sakin, âsûde, telaşsız ve daha öte taraf için olan bir yaşantıya benziyor. Gece yarılarına kadar dışarıda olma, öğlenlere kadar yatma gibi hâllerin daha uzakta olduğu bir hayat gibi de görünüyor.
Reklam
Kubbe ve minareleri o alaca saatte görmemiş olan gözler, taşa en ilâhî manayı veren o akılları hayrette bırakan mimarîyi anlamış değillerdir. Esmer camiler, fecirden itibaren semavî bir altın ve semavî bir çini ile kaplanır ve İslâm ustalarının tamamlanmamış eserleri, o saatte tamamlanır. Bütün mabedler içinde Güneş'ten ilk ışık alan, camidir. Bakır oklu minareler, güneşi en evvel görmek için havalarda yükselir. Şimdi heyhat, eski “saat"le beraber akşam da bitti, fecir de bitti.
Seher vakti..
Yeni saat, Müslüman akşamının hüzünlü ve şaşaalı dakikasını dağıttığı gibi, yirmi dört saatlik yabancı "gün"ün getirdiği geçim şekli de bizi fecir âleminden uzak bıraktı. Başka memleketlerde fecri yalnız, kırdan şehre sebze ve meyve getirenlerin ahmak gözleriyle ıztırap çekenlerin şişkin kapaklar içinden bakan kırmızı ve perişan gözleri tanır. Bu zavallılar için fecrin parıltıları, yeniden boyuna geçirilecek olan hayat ipinin ilmeğini aydınlatan bir ışıktır. Hâlbuki fecir saati, Müslüman için rüyasız bir uykunun sonu ve yıkanma, ibadet, nes'e ve ümidin başlangıcıdır. Müslüman yüzü, kuş sesleri ve çiçek kokuları gibi fecrin en güzel tecellilerindendir.
Yaşarken bütünlük duygusunun sürekli kaybolması, hep bölük pörçüklükler, bunların bir bütün hâlinde sunulduğu sanat eserlerini değerli ve cezbedici kılıyor. Hayatın içinde o hafiflikte insana rastlamamak, hep delici, bozucu çirkinlik katıcı başka şeylerin düşünceyi, görüntüyü zedelemek için yarışması, tedaviyi şiirde aramayı ya da geçmişi bir zaman öyle imiş gibi göstererek kaybın yasını tutmayı getiriyor. Iyi ki daha zarif insanların, daha ince duyuşlarını okuyabiliyoruz, farkına varabiliyoruz, gözümüzden leylekler, elimizden isınmış taşlar, ot kokuları, tan kızartıları geçiyor. İnsanın görüp, çekip yapabildigini çekilişi, arkada bıraktıkları ve hayalleri kalıyor. yapıp Zaten zaman da bu demek... II
Şule Gürbüz'ün "Saat Kitabı"nda yer alan “Alaturka Saat Alaturka Zaman" adlı makalesi
Bizler için zamanın başlangıcı belirsiz gibidir. Yine de elest bezmine kadar gider, geçmişe dair bilgimiz. "Belâ" yani "Evet, Rabbimizsin' dediğimiz güne kadar. Ötesini bilmeyiz. Fakat șu bir gerçek ki kabre konulduğunda, zaman da durur ölen için. Hâlbuki insan, daha doğumunda âdeta zamanla yarışa girmiş değil miydi? Ama bilmiyordu ki zaman denilen mefhum yaşlanmaz, yaşlandırır. Üstelik çok da sabirlıdır. Her şeyi zamana yani yine kendine bırakır. Peki buna mukabil, Âdemoğlu ne yaptı? Önce zamanı anlamaya ve hayatında bir yere konumlandırmaya çalıştı. Sonra onu kâh bir kum saatinin haznesinde, kâh bir mumu eriten alevlerin içinde, kâh mekanik çarklar arasında zaptetmeye uğraştı. Saat kisvesiyle onu bazen en sevgili eşyası olarak koynunda sakladı, bazen de onun için özel kuleler yaptırdı. Böylece vakte hükmettiğini zannetti. Fakat asıl muvaffakiyetin, o vakitleri nerede ve hangi uğurda harcadığıyla doğrudan irtibatlı olduğunu anladı mı?
Alaturka saat kendi başına işlerliği ile değil, ayarlama ile râbitalı olduğundan Güneș'in eve girmiş, solmuş, ışıksız hâlidir. Hatta denebilir ki alaturka saat, gökteki Güneş'in evdeki gölgesidir.
43 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.