1890 Eylül'ünde büyük bir heyecanla uğurlanan Ertugrul Firkateyni, vatanın her köşesinden 527 tane denizciyi, Japon topraklarında bırakmıştır. O zamanlara dair anlatılan şu hadise, gazetelere yansımıştır:
Ertugrul'un Japonya'ya gideceği haberi üzerine bazı dedikodular olmuştu. Geminin yeterince güçlü olmadığı, Aksa yı Şark (Uzak Doğu) tayfunlarına mukavemet edemeyeceği söyleniyordu. Bu telkinlerden ürken genç zabitlerden biri, gemi kalkacağı esnada bir bahane ile çıkar ve kasten gemiyi kaçırır, seyahate iştirak etmez.
Aradan zaman geçer. Bu zat, bir eylül günü Pendik'te bir mesire yerine gider, kahveciye bir kahve ısmarlar. Adet olduğu üzere kahveci bir bardak da su getirir kahvenin yanında.
Genç bahriyeli, kahveden evvel suyu alır, içerken su boğazına kaçar, öksürmeye başlar. Nefesi daralır, yüzü morarır, arkasını yumruklarlar, sarsarlar, fakat fayda etmez. Orada, ters yuttuğu bir yudum su ile boğulur gider.
Ertugrul faciasının haberi İstanbul'a gelir. Geminin battığı günle, zabitin bir yudum su ile boğulduğu gün aynıdır. Kader değişmemiş, arkadaşları Japonya'nın Oşima Adası açıklarında şehid olurken o ise boğularak ölmüştür.