Kitabımız iki bölümden oluşuyor. İlk bölümde öyküler isimlendirilmemiş ve 5 öyküden oluşuyor. Öykülerin dili bana göre ağır olsa da yazıldığı dönemi düşününce bir şey diyemiyorum. 1930lu yıllarda Servet-i Fünun döneminde gazetede yayınlanmış. Öykülerde o döneme ait içki, kadınlar, sarhoşluk, uyuşturucu gibi konular üzerinde duruluyor. İkinci bölüm adlandırılmış 6 öyküden oluşuyor. Dili ilk bölüme nazaran daha sade. Galiba en sevdiğim öykü "konserve kutusu" oldu.
Herkese iyi okumalar...
dizginleri koparacak kadar hızla giderken at üstünde zıplaya zıplaya yazılmış gibi. coşkulu bir şeylerdi. birileri caka satıyor, meydanları inletiyor birileri de sarhoş sarhoş masalarda uyukluyordu
Kiliseler, havralar, camiler, yan yana, üst üste, baş başa, el ele verip minareleri Allah'ın göbeğine saplamışlardı. Tövbe estağfurullah, bu ne cinayet!