Aslında bunu anlamak için dönüp bakmama gerek yoktu ; bu sesi nerede olsa tanır, karşılık verirdim, uyanık da olsam, uyuyor da olsam... Hatta bahse girerim ölü de olsam bilirdim.
Ve işte nihayet gelmişti, korktuğumdan daha da kötüydü. Hissedebiliyordum, yaşlıydım. Her gün yaşlanıyordum ama bu daha farklıydı, kötüydü, sayısallaşmıştı. On sekizdim.
Ve Edward hiç bir zaman on sekiz olamayacaktı.
"Senin hatan mı? Eğer parmağını Mike Newton'un evinde kesseydin, yanında Jessica, Angela ve diğer normal arkadaşların olsaydı, başına gelebilecek en kötü şey ne olurdu? Belki parmağını saracak bandaj bulamazlardı. Eğer takılıp cam tabakların içine düşseydin, o zaman bile, en kötüsü ne olabilirdi? En fazla seni acil servise götürürlerken arabalarının koltuklarını kan lekesi yapardın. Mike Newton, senin koluna dikiş atarlarken elini tutardı, seni öldürmek istemezdi. Sakın bunları kendi suçun gibi gösterme, Bella. Bu sadece kendimden daha çok nefret etmeme sebep oluyor.
“Ben de seninle geleceğim.”
“Gelemezsin Bella. Gittiğimiz yer...Sana uygun bir yer değil.”
“Senin olduğun her yer bana uygundur.”
“Ben sana göre değilim, Bella.”
“Saçmalama, sen hayatımın en mükemmel parçasısın.”
“Benim dünyamda sana yer yok.” dedi acımasızca.