Anlayışınızla övünüyorsunuz, ama bir yandan da tereddütlerle dolusunuz, çünkü kafanız işlediği halde kalbiniz ahlaksızlıkla kararmış; halbuki temiz kalpli olmayan kimsenin idraki tam değildir.
Belki gerçekten acı çektiniz, ama kendi ıstırabınıza dahi zerre kadar saygı duymuyorsunuz. Samimisiniz, bununla beraber iffetiniz eksik; küçük bir gurur uğruna ortaya dökmek ve aşağılamak için, içinizde ne varsa piyasaya sürüyorsunuz...
yağmur yağarken saray yerine bir tavuk kümesi görsem, ıslanmamak için belki kümese girerim. Fakat kümes beni yağmurdan korudu diye, şükran borcumu ödemek için kümese saray gözüyle bakamam
İdrakin biricik kaynağı ıstıraptır. Başlangıçta idraki insanın baş belası saydığımı söyledim, ama insanın bunu sevdiğini, dünyadaki hiçbir hazza değişmeyeceğini de biliyorum.
Şahsi kanaatime göre, yalnız refahı sevmek biraz ayıptır bile, İyi midir, fena mıdır orasını bilmem ama, bazen bir şey devirip kırmanın da kendine göre tadı oluyor. Bu bakımdan ne başlı başına refahı, ne de ıstırabı tutarım
İnsan gayeye ulaşmak için çalışmayı sever, fakat ulaşmayı pek istemez; bu hal hiç şüphesiz çok gülünçtür. Şu halde insan daha doğuştan gülünç bir yaratıktır, işin hoş tarafı da budur zaten.
İnsan yapıcıdır, yeni yollar açmayı sever, bu su götürmez bir gerçektir. Fakat neden acaba bir yandan da yıkmaya, her şeyi kaos haline getirmeye bayılır?
insanoğlu aptal olmasa bile dehşetli nankördür. Nankörün nankörüdür. Hatta bana göre en uygunu, insanı iki ayaklı nankör bir mahluktur diye tarif etmektir