İnsanlar,
İnsanların alt tabakası
Ümitsiz, kırgın ve şaşkın
Cesetlerinin uğursuz yükü altında
Gurbetten gurbete koşuyordu
Ve acı dolu cinayet arzusu
Ellerinde kabarıyordu
Ben,
Okyanusu mesken edinen
Ve ağaçtan bir kavalda
Gönlünü usul usul çalan
Hüzünlü küçük bir peri tanıyorum,
Geceleyin bir öpücükle ölen
Ve sabahleyin bir öpücükle doğacak olan
Hüzünlü küçük bir peri.
Ne zamana kadar gitmek gerek
Bir diyardan başka bir diyara?
Arayamam, arayamam ben
Her zaman bir başka aşk, bir başka yâr
Keşke o iki kırlangıç olsaydık
Ömür boyu seyahat ederdik
İnanalım
İnanalım soğuk mevsimin başlangıcına
İnanalım hayalî bahçe harabelerine
İşsizliğin baş aşağı düşmüş oraklarına
Ve tutsak tohumlara.
Bak, nasıl kar yağıyor...
Belki gerçek, o iki genç eldi, o iki genç el
Karın durmak bilmeyen yağışının altında gömülen
Ve gelecek yıl, baharda
Pencerenin ardındaki gökyüzüyle birlikte uyuyan
Ve bedeninde fışkıran
Hafif yüklü dalların yeşil fıskiyeleri
Tomurcuk açacak, ey sevgilim, ey eşsiz sevgilim
İnanalım soğuk mevsimin başlangıcına...
Sessizlik nedir, nedir ey eşsiz sevgilim?
Sessizlik nedir, söylenmemiş sözler dışında?
Aciz kalıyorum söylemekten ama serçelerin dili
Doğa eğlencesinin akan cümlelerinin hayat dilidir
Serçelerin dili, yani: Bahar. Yaprak. Bahar.
Serçelerin dili, yani: Esinti. Koku. Esinti.
Merhaba ey masum gece!
Her zaman bir aralık vardır
Pencere ile görmek arasında.
Niçin bakmadım?
Islak ağaçların yanından bir adam geçerken baktığım gibi...
Üşüyorum
Üşüyorum ve hiçbir zaman ısınmayacağım sanki
Ey sevgilim, ey biricik sevgilim
"Acaba kaç yıllıktı o şarap?"
Bak, burada
Ne kadar ağırlığı var zamanın
Ve balıklar nasıl çiğniyorlar etlerimi
Niçin hep denizin dibinde tutuyorsun beni?
Ey sevgili, ey eşsiz sevgili
Nice kara bulutlar güneşin ziyafetini beklemede.
O kuş bir gün ortaya çıktığında hayalî bir yolda uçuş halindeydi sanki
Hayalgücünün yeşil çizgilerindendi sanki
Meltemin şehvetinde nefes alan o taze yapraklar
Onlar bir kalbin bütün saflığını
Beraberlerinde götürdüler masallar sarayına
Ve şimdi artık
Artık nasıl dansa kalkacak insan
Ve çocukluğunun saçlarını
Nasıl dökecek akan sulara
Ve sonunda koparıp kokladığı elmayı
Nasıl ezecek ayağının altında?
Ben,
Okyanusu mesken edinen
Ve ağaçtan bir kavalda
Gönlünü usul usul çalan
Hüzünlü küçük bir peri tanıyorum,
Geceleyin bir öpücükle ölen
Ve sabahleyin bir öpücükle doğacak olan
Hüzünlü küçük bir peri.