Hüzün dolu bir sıcaklık burktu içimi..
Bu kitabı okuyup da ağaçlara, denize, börtü böceğe aşık olmayan da ne bileyim..
Kitabı resimleyen Sedat Girgin’e hayran olmamak imkansız. Resimler beni büyüledi. Her bir resim karşısında saatlerce oturup düşünesim geldi, öylesine içine çekiyor ki..
Olay Ege’de geçiyor. İbrahim kaplumbağalar, martılar, kertenkelelerle arkadaşlık kuran -onlara dokunurkenki yumuşaklığını hissetmemek elde değil- denizle, köyüyle içten içe sohbetten geri durmayan fakat insanları görünce kaçan ve saklanan, içe kapanık bir çocuk.. Öylesine konuşmaya aç ki sünger avcılığı için köye gelen biriyle susmadan sürekli babasını anlatarak kurduğu hayal dolu sohbet içimi burktu.. Kitabın yarısı çocuğun babasının kendisiyle sohbetlerini aktararak ilerliyor. Babasızlığın ve hayalde yer verilen babanın nasıl güzelliklerle bezendiğini İbrahim’le de görmüş oldum. Biz babasız büyüyen çocukları anlatmış Yaşar Kemal, nasıl da bam telimize dokunarak..Güzel bir kitaptı, özellikle baba konusunda hassas olan çocukların okumaması gerekir diye not aldım. :(