Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yeşilçam Günlüğü

Ayşe Şasa

Yeşilçam Günlüğü Gönderileri

Yeşilçam Günlüğü kitaplarını, Yeşilçam Günlüğü sözleri ve alıntılarını, Yeşilçam Günlüğü yazarlarını, Yeşilçam Günlüğü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Modern dünyaya, kendi geleneksel bakışımızın çiçeklerini sunmadan hiçbir sahici adım atamayız
Bugünkü Türk toplumunun, görünüşteki bütün buhrana rağmen, bütün dünyaya şifa götürebilecek bir iman ve insan gücüne sahip olduğuna yürekten inananlardanım
Reklam
Sinemamızın kan ve can kazanması, tekniğin sanatsal/entelektüel yorum ve işlev kazanması, ölü doğmuş, taklitçi bir sinema tekniğini bırakıp kendi kültürümüze özgün bir gözlükle bakmamıza bağlı
Modernizm dünyanın sırtına giydirilmiş dar, çok dar ve ölüm­cül bir ceket. Geleneksel dünyadan gelen hür gönüllü insan top­lumları bu ceketi en azından iyice esnetiyor, sonra insiyaki olarak yırtıveriyorlar. Hür insanın binlerce yıllık tahayyü latı ve Allah'ın Basıt adı modernizmin simgelediği o kölelik kalıplarıyla bağdaşa­bilir mi?
Sayfa 151Kitabı okudu
Kendimize ait değer­ler ferdi/toplumsal blokajdan kurtulmadıkça, bize ait arketiplere, ideal tiplere ulaşılmadıkça değil sanat yapmak, gündelik hayatta kapı-komşumuzu ve kendimizi nitelemek için gerekli en basit pratiğe sahip olmayız. Şimdilik sinemamız hakikati değil, hakikat­ten ne kadar kopmuş olduğumuzu yansıtıyor...
Sayfa 145Kitabı okudu
İnsanın vardığı yerden hep ilerlere itiliyor olmasıyla sanatın sürekliliği arasındaki ilişki de, sebeplerin tenteneli perdesini büs­bütün yırtmamızı engellemiyor. İnsan gerçek kendini, kaybede kaybede buluyor. Şasa bir konuşmasında şöyle diyor: "Elli yaşıma kadar geçirdiğim hayat tecrübesi sanki benim bu noktayı kavra­yıp bundan büyük bir ibret çıkarmam için tasarlanmış bir senar­yo hikayesi."
Sayfa 140Kitabı okudu
Reklam
Bizler için "olmak veya ölmek" sorunu şeklinde tecelli eden "kendimiz olmak" meselesidir. Bizi bizden çalmaya eğilimli bir dünya keşmekeşinde bütünüyle, her şeyiyle, kendimiz olmak. Biz­ler için bir ölüm ve dirim sorunudur.
Sayfa 137Kitabı okudu
Ahmet Uluçay, teknik araçlarını bile kendi üreten, maddi zor­luklara yenilmemek konusunda kesinlikle kararlı, sinemanın sih­rine, büyüsel boyutuna tutkuyla gönül vermiş tipik bir derviş sinemacı. Sinema yapmadan yaşamayacağını söyleyen Uluçay, bana gönderdiği bir faks mesajında şöyle diyor: "Sinema Doğulu bir sanattır. Batıda keşfedilmesine, altyapısı Batıya bağımlı olmasına, en güzel örneklerini Batıda vermesine rağmen, sinema Doğulu bir sanattır."
Sayfa 128Kitabı okudu
Çinli bir bilge olan Chunang Tzu, rüya­sında bir kelebek olduğunu görüp uyandıktan sonra kendi ken­dine düşünmüş: "Rüya gören bir adam mıyım, yoksa kendini bir adam olarak düşleyen bir kelebek mi?"
Sayfa 118Kitabı okudu
Medyanın penceresinden, bütün dünyaya "Selamün Aleyküm" .
Reklam
İslam barıştır. 20. Yüzyılda medyaya Allah (c.c)'ın "Barış" (Es-Se­ lam) adını götürecek olanlar Müslüman düşünür ve sanatçılardır. ..
Sayfa 103Kitabı okudu
Biz bu kainatta hiç yalnız olmadık ki. . En büyük günahımız, töv­belerle sevincin birbirine karıştığı bu noktada, daha iyi farkediyo­rum ki, bazı zamanlarda kendimizi yalnız farzetme hatasıydı. Ar ­tık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Şimdi düşünüyorum, geçmişe bakıyorum: Biz bu kadar büyük, bu kadar sınırsız bir mükafatı ger­çekten hak ettik mi? Tasavvufta "İlla Hu" deyimi, "Yalnız O, her şey Allah'tan" anla­mınadır. Hu .. İlla Hu .. Maddenin, bitkinin, hayvanın, insanın ve sayısız Alemlerin sınırsız bireşimi.. Hu ... Her şey nasıl da denk ...
İsmet Özel' in Üç Mesele'sini, Waldo'sunu, Şiir Okuma Kılavuzu 'nu ve öbür düzyazı eserlerini karıştırıyor, şiirlerine bakıyorum. Sezai Karakoç'un şiirleri ve denemeleri elimin altında. Beşir Ayva­zoğlu'nun şiirlerini, İslam Estetiği'ni, Güller Kitabı'nı, Dergah dergi­sinde çıkan son denemelerini, Mustafa Kutlu'nun hikayelerini, Na­bi Avcı'nın, İsmail Kara'nın ve Mustafa Özel'in çalışmalarını yeni­den tarıyorum. Ve elime gelişigüzel aldığım, Osmanlı'da bezeme sanatlarını anlatan bir kitapta, boşluğa asılı gibi duran yazıları, sümbül ve gül suretlerini nostaljiyle değil, her yer ve her zamanda müminin duasıyla birleşmeye hazır oldukları için, bir özdeşlik ve zamandaşlık şuuru içinde temaşa ediyorum; onlarla ortak zemini pekiştirmeye çalışıyorum. Bu yazılar, bu güller, bu sümbüller, as­lında suretlere dönüşmüş dualardan başka bir şey değiller. Tevhi­din zamanı, mekanı yok. Bu yüzden bu suretlerin de zamanları me­kanları yok. Onları yaşamak ve yaşatmak için ne geriye dönüp nos­talji taslamak ne de ileriye bakıp ütopyalar kurmak gerekir.
Haysiyetli ürünler vermenin ilk koşulu, yerli bir estetik kur­maktı. Yerlilik sorunsalının, hepsi de solcu olan o dönemin önde gelen yönetmenleri arasında çok önemli bir yeri vardı. Kemal Ta­hir, yazdıkları ve söyledikleriyle ortamı temelden etkileyen bir otoriteydi. Söz konusu yönetmenleri ve bir kısım senaryocuları derinden düşünmeye, araştırmaya sevkeden saygınlık odağıydı.
İsmet Özel'in 1978'de gündeme getirdiği çağrıyı, bütün tazeliği ile gündemde tutmanın yararı var: "Rüyaya talip olalım ... "
105 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.