1934 yılında eski unvanları kaldıran soyadı yasası çıktı, genç Aziz de kendisine "Nesin" soyadını aldı. " İnsanlar bana seslendikçe kim olduğumu, ne olduğumu düşünecektim" diye açıklıyor yazar bu soyadını alışını.
Ne şaşırtıcı bir güzelliği var, umulmadık zamanların, umulmadık yerlerin, umulmadık kişilerin yaşamımızı değiştirmesi, dünyamızı güzelleştirmesi, hatta kötüleştirmesinin...
Doğal ve toplumsal acımasızlıkları yaşaya yaşaya ve biz de başkalarına yaşata yaşata günün birinde kabuklaşıyoruz,katılaşıyoruz;tıpkı kabuklu deniz yumuşakçaları gibi yumuşacık ruhsal yapımızın üstünde sert bir kabuk oluşuyor.
İletişimin en güzeli en anlamlısı buydu.İki kişinin ellerinin ısısının birbirine geçmesi ancak saniyelerle ölçülebilecek kısacık bir sürede birbirlerini sözsüzce anlamak...