Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Yıkılmış Kadın
Simone de BeauvoirEn Eski Yıkılmış Kadın Yorumları ve İncelemeleri
En Eski Yıkılmış Kadın sözleri ve alıntılarını, en eski Yıkılmış Kadın kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
810 üzerinden
Feminist hareketin önderliğini yapan Beauvoir, bu eserinde üç ayrı kadının ortak endişelerini ve bunalımlarını konu edinmiştir.
İlk bölümde bir annenin evladını ayrı bir birey olarak kabul etme ve bu duruma alışma sürecindeki sancılarını anlatıyor. İkinci kadının olayı ise yalnızlığı monolog şeklinde aktaran, tek solukta okunacak sayfalardan oluşuyor. Son bölümde ise iyi bir eş ve iyi bir anne olamadığını düşünen kadının, günce tarzında yazılmış bunalımlarına tanık oluyoruz.
Üç kadında da görülen ortak özellikler şunlardır: Yaşlılığın getirdiği beğenilmeme hissi ve hiçbir şeyi beceremeyecek olma yargısı, yalnızlık, depresyon ve toplumdan uzaklaşma.
Eser, kaçınılmaz yaşlılığın yaralayıcı yönlerini ve toplumun kadın üzerindeki bitmek bilmeyen baskısını biz okurlara aktarmış. Umarız ki daha fazla okunma sayısına ulaşan bir kitap olur.
“Gençlik, İtalyanların güzel mi güzel bir isim verdikleri şey: stamina. Sevmeyi ve yaratmayı sağlayan özsuyu, ateş. Bunu kaybettin mi her şeyi kaybetmişsin demektir.” (sayfa:45)
240 syf.
9/10 puan verdi
Herkes için.... Ama özellikle Kadınlar okumalı bu kitabı... Kadın olarak kendini unutup, başka kişiler için yaşamak ne demek, bir tokat gibi çarpıyor yüzünüze Beauvoir.
Kadın erkek ilişkileri için de önemli detaylar özellikle evli ve çocuklu olan çiftler için... bekarlara da “kulağa küpe” cinsinden içerikler...
Kitapta üç kadının öyküsü yer alıyor. Simone de Beauvoir, feminist olduğu için sanmayın ki hikayelerde kadınları savunuyor. Aksine kadınlara çok güzel eleştirilerde bulunuyor. Eğer bu kadınlarda kendinize yakın özellikler bulursanız eminim sizi de sarsacak ve kendinize getirecektir. Çok etkilendiğim bir kitap oldu. Spoiler vermeden anlatamam, bunu göz önünde bulundurarak okuyun yorumun devamını :)
.
.
İlkinde kahramanımız oğlunun, onun için seçtiği hayattan kopmasını ve kendisi için annesinin takdir etmediği bir hayat kurmasını kabullenemeyen bir kadın. Bir anne olarak kendime bolca ders çıkardığım sarsıcı bir öyküydü. Kendimde değiştirmem gereken yönler olduğunu fark etmemi sağladı. İkincisinde hayattan umduğunu bulamamış bir kadının monologuna tanık oluyoruz. Bu hikayede de çok sarsıcı detaylar vardı. Kitaba da adını veren son öyküde kendisini ailesine adayan ve ailesi elinden kayıp giderken engellemek için yanlış üstüne yanlış yapan bir kadın var. Kocası olmadan yaşayamayacağına öyle inanmış ki onu “öteki kadın” ile paylaşmayı bile kabul ediyor ama kabullenemiyor. Sonunda kendisi öteki kadına dönüşüyor.
Simone de Beauvoir ile geç bir ilk tanışma kitabı oldu benim için Yıkılmış Kadın. Bir çırpıda okuyup bitirdiğim ancak üzerine düşünmek için de bir o kadar vakte ihtiyaç duyduğum bir kitaptı. O nedenledir ki yorumunu girmem de zaman aldı. Halbuki aslında bu kitap #kitaptansöze grubumuzun bu ayki ilk kitabı idi. (Grup tartışmasını kaçırmış olmam da
Kitapta bahsedilen üç farklı kadın ve üç farklı hikaye var.Bu kadınları ortak paydada buluşturan şey ise sorgulamaları. Neyi derseniz: Hayatı, kendilerini, çevrelerini, eşlerini, çocuklarını...
Aslında her üç kadın da hayatlarının yolunda gittiğini zannederken hiçte öyle olmadığını fark ediyor. Mutlu oldukları şeylerden mutlu olmadıklarını, hayatlarında onları asla terk etmeyeceklerini düşündükleri insanların onları o kadar da düşünmediklerini gözler önüne seriyor. Yaşlarının ilerlemesi onları daha da yalnızlaştırıyor ve kendilerini büyük bir buhranın içinde buluyorlar.Üç hikaye de kadınların kendi ağzından anlatılıyor.
Ben bu kitabı okurken kadınlar üzerinde oluşturulan baskıyı hissettim. Hangi hayatı yaşıyor olursak olalım mutlaka hayatımıza en sevdiğimiz insanlar tarafından bile olumsuz etkilerin bırakıldığını gördüm. Gerçekten ne yazık. Kendimiz için yaşayamadığımız tüm anlara, zamanlara...
Yıkılmış Kadın, beklediğimden farklı ilerleyen bir kitap. Simone de Beauvoir, üç kadının birbirinden bağımsız hikâyesini anlatmış. Kitabın ismini görünce, birbiriyle ilintili üç kadın minvalinde bir tasavvur beklemiştim, bu açıdan biraz şaşırdığımı itiraf etmeliyim. Evet maalesef kitapların arka kapak yazısını okumamak gibi kötü bi’ alışkanlığım ver, ne yazık ki...
Kitaba adını verene, son hikaye olduğu bilgisini de verelim. Aldatılan evli kadınlar, yaşlandığını kabullenmeyen ve yalnızlık içerisinde debelenip duran burjuva kadınları satır satır okuyoruz. Ben bir yerden sonra maalesef aynı şeyleri okuyormuşum hissine kapatıldığımdan mütevellit zevk alamadım. Sadece ikinci hikayedeki kadının haykırışları ve duyguları gerçekten yüreğimi yaktı, derinden hissettim. Bayıla bayıla okumadığımı itiraf edip, yine de her kitabın farklı bir alıcısı olduğunu söylemek isterim. Çok zevkle okumadığım için üzgünüm; çünkü gerçekten edebiyatta kadın yazarlar ve kadın hikâyeleri daima şans verdiğim, sonucunda mutlu ayrıldığım bir alan. Kısmet.
Çok güzel bir okuma oldu. Kitaptaki üç öyküden sonuncusu, kitaba da ismini veren, 'Yıkılmış Kadın' öyküsü ise en beğendiğim öykü oldu. Genel olarak üç öyküde de ortak nokta hayatlarının odak noktasına eşini, çocuklarını koyan -bir nevi saçını süpürge eden- kadınların, delicesine sahiplenip, onlardan başka bir şey düşünmediği bu kişiler hayatlarından bir şekilde çıkınca içine düştükleri boşluktu. Çünkü başka bir hayat bilmemişler, kendilerini hiç düşünmemiş, düşünmek istememişler bile. Bu durum ikinci öyküde biraz daha hastalıklı bir halde karşımıza çıkıyor ve üç kadın da yalnız kalmaktan ölesiye korkuyor. Bence her kadının kendinde bir parça bir şeyler bulacağı bir kitaptı.
Kitabın çevirisi de güzeldi ancak bence redaksiyon zayıf kalmıştı. Bazı kısımlarda gözüme batan cümle düşüklükleri, noktalama işaretlerinin eksikliğinden ötürü anlam karmaşaları vardı. Genel olarak kitabın okunmasını zorlaştırmasa da daha keyifli bir okuma olması açısından keşke daha özenli olunsaydı.
Yıllar önce üniversite sıralarındayken tanıştığım Sessiz Bir Ölüm kitabını geride bırakarak Yıkılmış Kadın'ını kendime tanışma kitabı ilan ettim ve Simone de Beauvoir'la bir dert kuyusunda buldum kendimi.
Günümüz kadın profillerini, eskinin profilini sürdürdüğünü, hatta üstüne kat çıktığını, daima aynı kafada olduklarını sergileyen Yıkılmış
Kitap,Simone'un ilk okuduğum kitabı olmakla birlikte sürekli listemde olan bir isimdi.
Yıkılmış Kadın hayatin sillesini yemiş 3 ayrı kadın öyküsünden oluşuyor.
1.öyküde Narsist bir annenin yaşlılık krizi
2.öykü sevilmeyi bilmeyen bir kadının Tanrıya isyanı ekseninde dramatik yok oluşu
3.öykü beni bitirdi.
Eşini eski evliliğini bitiremeyen bir kadının sabırla bekleyişi ve bekleyisinin beyhude oluşu ile gün geçtikçe yok oluşu.
Kitap Yıldız Tilbe çığlığı atarak bitmiş oldu nihayetinde..... Kalbim Dur Artık .....
BIR DE ALLAH AŞKINA SEVGIYI BİLMEYEN DE DOKUNMASIN YA ŞU SEVGIYE
diye bir isyan edeyim de Maurice'i bir kaşık suda boğma hissimi azaltayim.
Azalmadı....
Üç kadının dişlerimi sıka sıka okuduğum hikayesi...
Eş olmak , anne olmak üzerine özeleştiriler, kendini kandırmalar, sitemler, kabullenemeyişler... Sanırım üç karakterin de ortak noktası kontrolün kendilerinde olmasını isterken kendi kuyularına batmanları... Özelikle son öyküde kalk artık be kadın silkelen diyip durdum. Alışkanlık ve kaybetmeme hırsı bazen çok büyük tuzak oluyor insanın kendisine. İnsan ben olsaydım diye düşnüyor ve gerilmeden duramıyor.
Son derece akıcı bir dille yazılmış eser ve çevirisini de çok başarılı buldum. Vaktiniz varda iki günde rahat okursunuz.
İnsan kitap karakterine bu kadar gerilir bu kadar kızar mı? Ben kızdım :)