Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kaybolan Mirasın İzinde

Yitip Giden İstanbul

Önder Kaya

En Eski Yitip Giden İstanbul Gönderileri

En Eski Yitip Giden İstanbul kitaplarını, en eski Yitip Giden İstanbul sözleri ve alıntılarını, en eski Yitip Giden İstanbul yazarlarını, en eski Yitip Giden İstanbul yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Önsözden
Toplum olarak genelde zenginliklerini ve değerlerini kaybettikten sonra hayıflanmayı çok seven fakat bu değerlere sahipken korumak, özümsemek için pek de istekli olmayan bir yapımız var.
19. yüzyıl yarısı
Yine modern hemşirelik mesleğinin kurucusu olan Florance Nightingale, hemşireliğin temellerini İstanbul'da hasta bakıcı olarak geçirdiği bu dönemde atmıştır.
Reklam
Ah İstanbul, İstanbul olalı...
Turgut Cansever'in ifadesi ile: "Türk aydınları, Tanzimat'tan sonra hep Batı'nın güç gösterisinin etkisi altında kaldılar. Avrupa'yı uygar, Doğu dünyasını ise harabe olarak gördüler. Alman imparatorlarının gösterişe dayalı üsluplarına hayran oldular. Fransa'daki aynı kültüre kapıldılar. Sonunda Menderes gelince, bu anlayışta en ileri adımları attı. Üstünlük duygularıyla, güçlü olma felsefesiyle, gösterişli yollar açarak İstanbul'u mahvetti.
Sayfa 50 - Adnan MenderesKitabı okudu
Sülün Osman'dan bahsediyoruz. :D
Hayatında ilk kez tramvay gören Konyalı bir esnafa tramvay, Bilecikli bir saatçiye Galata Kulesi ve Çorlulu bir köylüye de İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüsü'nü satmıştı.
Sultan 2. Mahmut gururlu kişiliği ve gösterişe olan düşkünlüğü ile tanınan Şeyhülislam Dürrizade Seyyid Abdullah Efendi'ye bir iftar vakti önceden haber vermeksizin konuk olur. Padişah, iftar sofrasına oturduğunda Abdullah Efendi'nin sofrasındaki debdebeye hayran olur. Tüm yemekler değerli tabaklar içinde gelir. Ancak yemeğin sonunda pilava eşlik etmesi için getirilen hoşaf kâselei billurdan gibi durmaktadır. Padişah "Nihayet bir kusur buldum, bunca güzel tabak arasında bu billurdan yapılma ama pek sade olan hoşaf kâseleri oldu mu ya?" diye sorar. Fakat çok ilginç bir cevap alır: "Hünkârım, onlar billur kâse değil, başkaları hoşafı serin tutsun diye hoşafın içine buz atarlar, oysa ben buzdan kâseler yaptırtıp hoşafı onların içine koydururum." Bu cevap karşısında padişah şaşkınlığını gizleyemez.
...Bu konuda 3. Selim'in huzurunda Karagöz oynatan Kasımpaşalı Hayali Hafız Bey'in başından geçenler kayda değer. Hafız Bey padişahın huzurunda sanatını icra ederken oyun gereği Hacivat'ın kölesini çağırması gerekmiş. Hafız Bey köleyi "Seliiiiim" diye çağırınca köleyle aynı adı taşıyan padişah da latife olsun diye "lebbeyk" yani "Buyurun, emredin efendim" diyerek devreye girer. Kırdığı pot sebebiyle perişan olan Hafız Efendi, derhal muma üfleyerek oyununa son verir. Padişahın "Aman gözünü seveyim Hafız Efendi, vallahi latife ettim." demesi para etmeyecek ve Hafız Efendi "Huzur-ı şahanede öyle münasebetsiz bir laf ettim ki artık bana hayal oynamak haramdır." diyerek Karagözcülük kariyerine son verecektir.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Boğazın dört bekçisinden biri
Selami Efendi'nin piri olan Üsküdarlı Aziz Mahmud Hüdai ise padişahların hocası olarak bilinirdi. I. Ahmet ve oğullarının hükümdarlık devresinde her daim el üstünde tutulmuştu. Hatta I. Ahmet, kendi adına inşa ettirdiği abidevi camisinin temel atma töreninde ilk taşı ona koydurtmuştu. Kabri, bilhassa denizciler tarafından ziyaret olunurdu. Zira kendisinin "Yarabbi, kabrimi ziyaret edenleri denizde boğulmaktan uzak eyle!" şeklinde bir duasının olduğuna inanılırdı.
Sayfa 109Kitabı okudu
Tanrılar çıldırmış olmalı...
Boğaziçi olarak kabul edilen bölge, güneyde Tophane ile Salacak'tan başlayan ve kuzeyde Anadolu ve Rumeli fenerleri ile biten alandır. Batı dillerinde Bosphorus ya da Bosphore denilen bu bölgenin tarihi, mitolojik bir anlatı ile başlatılır. Yunan tanrılar panteonun başında bulunan Zeus'un karısı Hera ile Argos kralının kızı İo arasında yaşanan bir kıskançlık krizinin neticesinde Zeus, İo'yu karısının hışmından korumak için inek kılığına sokar. Ancak bu durumun farkına varan Hera da bir at sineğini İo'ya musallat eder. Çaresiz İo, Boğaz'ın bulunduğu yere doğru kaçar. "İnek geçidi" anlamına gelen Bosphorus kelimesinin bu şekilde ortaya çıktığı söylenir.
Sayfa 125Kitabı okudu
Kim bilir daha kimler...
Kayalar ya da Aşiyan Mezarlığı olarak bilinen bu kabristanın, sahil yolu açılmadan çok önce denize nerede ise sıfır noktada yer aldığını gösterir bir kartpostal bulunmaktadır. Söz konusu mezarlık pek çok ünlü edibimizin son uykularına çekildiği yerdir aynı zamanda. Ahmet Hamdi Tanpınar, Yahya Kemal, Münevver Ayaşlı, Özdemir Asaf, Turgut Uyar, Edib Cansever, Atilla İlhan, Nihat Sami Banarlı, Ruşen Eşref ve Orhan Veli bir çırpıda akla gelen isimler.
Sayfa 130Kitabı okudu
Yangın, öncelikle Kule Ağası'na haber edilirdi. Ağanın her daim kulede yatıp kalkması ve bekâr olması kuraldı. Bu nedenle gözlemci biraz da bu yanına gönderme yaparak "Ağa kalk bir çocuğun oldu." derdi. Ağa da "Kız mı, oğlan mı?" diye sorar ve böylelikle yangının Suriçi'nde mi yoksa sur dışında mı olduğunu öğrenmeye çalışırdı.
Sayfa 214Kitabı okudu
81 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.