Napoli Belediyesinin edebiyat yarışmasını kazanan bir Prof. Fas'tan Napoli'ye ziyarete gelir ve Yoksullar Hanına yolu düşer. Orda tanıdığı insanların biraz masalsı biraz trajik hikayelerini dinliyoruz. Hem onları anlama hem de kendini bulmaya çalışan kahramanımız bir gün geri döner evine , Marakeş'e.
Yoksullar HanıTahar Ben Jelloun · Sia Kitap · 202150 okunma
Bu, kırgın bir adamın öyküsüdür. Karşıdan pek anlaşılmaz ama kırgın bir adam acı çeken biridir. Ne yapacağı önceden bilinmez, denetim altına almak zordur, mantığını yitirebilir, hırçın ya da korkak olabilir ya da içinde kaybolmak için kendi tünelini kazabilir.
İki tür kırgın insan vardır: Biri, kan kusar kızılcık şerbeti içtim der, boğuk boğuk inler ve kendine acı verir (başına, sırtına, karnına), her şeyi içine atar, karşı koymaya ve boş vermeye gücü olmamasına sinirlenir; ikincisi, kırgınlığını karşısındaki saldırgana yöneltir, bundan kurtulur, dışarı atar, yine de huysuzluğu azalmaz, yeni bir saldırıya hep hazırdır.
Ben, içine atan ve sessizce acı çeken türdenim. 1975 sonbaharında Kuveyt'e yaptığım dehşet dolu bir yolculuğun anısına, kendime Bidun (Arapçada "yoksun" demek) adını verdim.
Benim gözümde, insan hakları evde başlar, sokakta ve işyerinde devam eder..
Bir bireye saygı göstermek için kişisel düşüncelerin önemine inanmak gerekmez mi?
Devletin insan haklarına saygı göstermesi için savaştık, ama aynı haklara kendi aramızda, gündelik yaşamımızda, komşuluk ilişkilerimizde, yakın birlikteliklerimizde saygı gösterilmesi için savaşmayı unuttuk.