Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 3
Cahit KoytakEn Eski Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 3 Gönderileri
En Eski Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 3 kitaplarını, en eski Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 3 sözleri ve alıntılarını, en eski Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 3 yazarlarını, en eski Yoksulların Ve Şairlerin Kitabı 3 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Tanrının Şehri
Ruh; külliyeler, katedraller tasarlıyor
ve yapıp yıkıyor, yapıp yıkıyor
"Kusursuz ve bütün olan"a ulaşmak tutkusuyla...
Sayfa 66 - Timaş
PARMAK UÇLARINDA MI BAŞLAR...
"...gül mü yakışır dudağına, ölünün,
gülücük mü, yoksa kiraz mı ?
bunu Rilke'den değil,
Niyazi-i Mısrî'den ve Sezai'den sormalı..."
Sayfa 382 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
AĞACA, RÜZGÂRA, YAĞMURA POETİKALARI SORULSA...
Badem ağacına, çiçeğinden sual olunsa,
"Baharı bekleyin ve bunu saka kuşuna sorun!"
diyecektir.
Yağmurdan, kendini anlatması istenecek olsa,
"Tohum olun ve bunu toprağa sorun!"
diyecektir.
Bir kayadan bilgi sorulsa, suskunluğunu dair,
"Kulaklarınızı tıkayın
ve bunu kalbinize sorun!" diyecek
ve tutup daha derin bir sessizliğe gömülecektir.
(...)
Sayfa 386 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
ARA SÖZLER III
(...)
iyi şiirin yapmak istediği nedir ?
balçığa aç bir nefes,
yüreğe aç bir esin,
kafaya aç bir fikir,
insana aç bir sevda gibisine
dolaşmak gönülden gönüle.
(...)
Sayfa 15 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
kendimin ustası olabilmek isterdim
kendimi söküp takabilmek
onarabilmek, akort edebilmek
ve dayayıp çenemle bileğimin arasına
iyi cins bir viyola gibi
büyülü sesler çıkarabilmek ondan...
Sayfa 241
İyi konuşmasını bilmem
Ve pazarlık yapmasını kaderle,
Ama atın iyisini ve şiirin iyisini kaçırmam.
İlkini, 'Kusursuz'un izinde,
Dört nala ya da rahvan, toz toprak kaldırmadan
Koşmasından tanırım
Ötekini, yüreğime bazen baş,
Bazen kuyruk vuruşundan, ansızın,
Ve millerce, millerce ötelerden tekneme Saldığı dalgalardan...
nasıl rüzgar, ay ışığı, karanfil
ve yağmur kokarsa
kendi kendine gülmeleri,
söylenmeleri divanelerin,
gaipten haber getirmeleri dış mahallelere;
sevişmeleri didişmeleri bilinmeyenle, öyle esrimeli, öyle teklifsiz
birkaç mısra, Tanrım, birkaç mısra
nice mevsimlik oyunlardan
küçük zaferlerden,
büyük bozgunlardan sonra
bir gün aşka da gelir sıra;
yalnızca susarak
ya da sayıklamalarla
konuşulabilen aşka ...
Nevrotikler
sabanlarını öyle kahırla
hayata daldırır
ve öyle derinlere
saklarlar ki tohumlarını
ekinleri ekin olmaktan çıkar
şiddetle
sanat olur
nice hasatsız güzlerden
yoksul kışlardan sonra
çünkü uç verir onların da
ödenmemiş gücenmişlikleri
ve ara sıra buluşup birbirine, sır vermek, ayak üstü, Tanrının ve insanın işlerine beraberce gülmek, beraberce ağlamak için hülyalı kıvrımlar, cesur kavisler çizen
iki arka sokak, iki yer altı nehri ...