Uzanamayacağımı bile bile uzattım kollarımı, evin bomboş olduğunu bildiğim halde bir tabure arandı gözlerim. Busun işte dedim, tutamayacağına uzanır, olmayanı ararsın.
Gördüğüm rüyayı anlatırken bile , sözcüklerime, sesime bakan, otururken oturduğumu, yürürken yürüdüğümü gözleyen biri var; Tanrı gibi, anne baba, öğretmen, sevgili gibi...Kedi köpek kılığında , hatta bir karınca, bir saman çöpü, tavandaki bir çizik, duvardaki bir gölge, buluttaki resim. Her zaman kötü değil, yükümü hafiflettiği de oluyor. Yorulduğumda, ben duruyorum, saman çöpü yaşamayı kaydediyor hayata. En kaygan zeminde bile, kalıcı, durucu kılıyor o gözler beni. Boşluğu ve boşluğunu bununla dolduruyorum. Saçlarımı ona tarıyor, ona yürüyor , ona bakıyorum. Yalnızlığı öğreniyorum.