Yüz Doksan Dokuz Basamak
Michel FaberYüz Doksan Dokuz Basamak Gönderileri
Yüz Doksan Dokuz Basamak kitaplarını, Yüz Doksan Dokuz Basamak sözleri ve alıntılarını, Yüz Doksan Dokuz Basamak yazarlarını, Yüz Doksan Dokuz Basamak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
'Gerçekten, Sian, yarına kadar bekleyemez mi?' Neville, onu özel çalışma odasına doğru götürüp, daha az önce söndürdüğü ışıkları tekrar yaktı.
'Bu şey 1788'den beri beni bekliyor,' diye cevapladı Sian.
İlerleme yavaş, metodik, zahmetli olacaktı; bir şeyi zamanın vermiş olduğu zarardan kurtarırken hep olduğu gibi. Hiçbir şey kolay elde edilmiyordu.
Tüm insanların var olmasını sağlayan eylem, kendi kökleri uzun süre önce kaybolmuş olan bir kelimeyi çağrıştırıyordu.
'Seni seviyorum, buna inanmalısın,' diye fısıldadı kulağına büyük elli adam. 'Senin canını kurtarmak için, kendiminkini riske atarım.' Sesi o kadar samimi, o kadar aşkla dolu geliyordu ki, Sian başını omzuna yasladı ve hiç ayrılmamaya kararlı bir şekilde, ona sıkıca sarıldı.
Birkaç saniyede bir, yüz doksan dokuz basamağa bir bakış atıp umutsuzca Mack ve Hadrian'ın onunla görüşmek için geleceğini düşündü. Gelmiyorlardı elbette.
'Ah, senin şu büyük ahlaki duruşun,' dedi Sian kupkuru bir ifadeyle.
'Ama ... ne fark eder ki? Tanrı aldanmaz, değil mi? Eğer Mary kendim öldürdüyse, Cehenneme gider, değil mi?
Gereğinden fazla çalışan bir hayal gücü, yine.